Okumuyoruz vesselam... Kim ne derse desin okumuyoruz. Kendi kendimizi kandırıp da gülünç durumlara düşmeyelim. Boş boş konuşma hususunda ise üzerimize yok
İş icraata gelince ortalıkta görünmeyiz
Zira o işi yapacak ne kabiliyetimiz var ne de mecalimiz... Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilmiyoruz, bilemiyoruz
Hep birilerinin ağzıyla konuşup, birilerinin ağzıyla hareket ediyoruz. Aklımızı, fikrimizi başkalarına kiraya vermişiz yani ki
Ne bir kütüphanenin yolunu biliriz, ne de bir kitap alıp okumuşluğumuz vardır. Kütüphanelerimizde in cin top oynuyor, bizler ise boş işler peşinde boş senaryolar yazmaya devam ediyoruz. Kitap okumayan bir insan düz yolda yolunu şaşırır, desek yalan söylemiş olmayız. Yolumuzu şaşırmamak, hedeflerimizden sapmamak için en kısa zamanda kitaplarla dost olmalıyız. Aksi takdirde tarihin her aşamasında kültür ve medeniyetin zirvesine ulaşmış atalarımıza ihanet etmiş oluruz. Çünkü onlar için kitap ve kütüphaneler çok önemliydi. Yani bizler eskiden okurduk. Bir zamanlar kitaplarımız, kütüphanelerimiz el üstünde tutulurdu
Hasan Ali Yücel kitap okumayan insanları, Okumaya alışmamış, onun tadını almamış olanlara acıyorum. Onlar, ıssız bir âlemde, yapayalnız yaşayan mahkûmlardır. şeklinde tarif ediyor.Ne kadar da haklı... Kitap okumayan insan ne kadar özgür olabilir ki...
İlerlemiş bütün milletler kitaba dayalı bir medeniyet kurdukları için karanlıklardan uzak selamet içinde bir hayat sürmektedirler. Ölümsüz medeniyetler olarak hafızalarda yer almışlar hatta başka milletler de bu medeniyetin kalıcı eseri olan kütüphanelerinden istifade etmektedirler...
Gelişme ve ilerleme şuura vakıf olamayan milletlerin ise kitaba ve kütüphanelere gereken önemi vermeyen milletler olduğu aşikârdır. Her ne kadar yeryüzünde varlık gösterseler de uygarlık seviyesine yükselmeden tarihin sayfalarına kaybolmuşlardır. Bu milletler batacaklarını bildikleri halde çürük gemiyle seyahat eden, kitabın yol gösterici, aydınlatıcı, ileri düzeye ulaştırıcı özelliğini gözlerinin önünde olsa dahi göremeyenlerdir. Onlar bunu göremedikleri için de gelecekte kendilerine yer edinemezler.
Bir milletin yemek-içmek gibi kitaba ve kütüphanelere ihtiyacı vardır. Milletlerin hayattaki gayeleri sadece cisimleriyle var olmak değildir. İster ki adını duyuracak bir âlimi, bilim adamı yahut düşünürü olsun. Bunlar ancak kitaplar ve kütüphaneler ile gelecek nesillere aktarılır.
Milletler kitaba değer verirler ve kütüphanelerini oluştururlarsa uygarlık öyküsünü meydana getirme yolunda en önemli adımı atmış olurlar. Kitap okuma ve kütüphane kültürünün oluşturulmasıyla belki geleceğin bir âlimi, bilim adamı, düşünürü yetişecek ve vatan evlatlarına hayırlı hizmet edeceklerdir. Bu sayede de uygar ve örnek bir millet olacaklardır.
Hakikat şu ki dünyadaki hâkim güçler diğer milletleri lüzumsuz gündemlerle meşgul ederken kendileri bilim ve medeniyet alanında uzun yollar kat ediyorlar
Bu münasebetle bizim karar vermemiz gereken bir durum var
Ya onların bu oyununa gelip bize faydası olmayan gündemlerin peşinden koşacağız ya da atalarımızın yoluna döneceğiz
Atalarımızın yolunda kitap var, kütüphane var
Kültür ve medeniyette zirve olmak ve asalet var
Diğerinde ise karanlık ve esaret var. İnsan göz göre göre neden esaret ve karanlığı tercih eder ki
Ne diyordu Necip Fazıl üstadımız:
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Okumuyoruz
İbrahim Kaya
Yorumlar