?Çözüm Süreci? ile beraber "ötekileştirme" ve "biçimlendirme" üzerine kurulan bir ulusal devletin dönüşümüne tanık olduk... Her şey iyi gibi gözüküyordu, bu esnada da eski rejimin zombileri en yırtık ve yırtıcı halleriyle atağa kalktı.
HDP´lilerin Kürtleri ötekileştiren devletten ?herkesin devleti?ne dönüşümü idrak etmeleri ve her kesimden daha çok çaba göstermeleri gerekirdi. Tersine "ötekileştirme" siyasetini, ısmarlama kantonlar ve özerklikler üzerinden yeniden dirilterek, ileri bir ırkçılığa terfi etti. Zombilerle HDO´nin işbirliğinin en keskin örneği, Cumhuriyet gazetesi ve Aydın Doğan medyasıdır. Bunun üzerine zombilerin ekonomik kanadı TÜSİAD´ı bile ekleyebiliriz.
Kürtleri ötekileştirirken, Alevîleri de ihmal etmeyen eski rejimin jakobenleri gerçekten çok şanslılar. Çünkü hem Kürtler hem de Alevîler, eski rejimin beyazları ve onların paltosundan çıkan ?liberalimsi aydınlar?la işbirliğine daima teşnedirler. İşbirliği ise, yine ve daima ?biçimlendirilenler?e yani Türklere karşıdır?
Eski rejim, ?Türkiye Türklerindir? ibaresine dayanan garip bir Türk milliyetçiliğiyle ötekileştirilenlere karşı biçimlendirilenleri kullanmış, ötekileştirilenleri de daima biçimlendirilenlerin üzerine saldırtmıştır. Bunun tek sebebi, Türklerin denetim altında tutulan bir güç olmaktan başka bir vizyona talip olmasını engellemektir. En veciz ifadesini Devlet Bahçeli´de bulan, şiddete mesafeli ?denetimli hamaset? söylemi; Türkiye´nin geleceğine ve bu gelecekte Türklerin vizyonunun ne olacağına dair en ufak bir fikre sahip değildir. Derinliği şöyle dursun, satıhta ufak bir dalgalanmaya yol açan stratejik fikir kırıntısı bile yoktur.
Cemaat ise aynı nedenlerle HDP, eski rejimin seçkinleri, liberalimsi sahtekârlar ve odak bir parti olan CHP ile aynı hattadır. Biçimlendirilenlerin ezikliği üzerine oturan, akıllıca devşirilmiş bir tabana sahip olması, cemaatin örgütlü bir baskı grubuna dönüşmesinin reel beşeri zeminidir. Bu büyük çıkar şebekesinin eski rejimde rahatça ülke sathında at oynatma imkânına sahip oluşu, örgütü zıvanasından çıkarmış, darbeye kadar açılabilen bir geniş mezhepliliğe sürüklemiştir. Bu genişlik, sürprizlere hâlâ açıktır ve marjinal eylemlere?
Hangisi daha az kötüydü?
Bir kürt yahut alevî olarak ötekileştirilmek mi?
Bir Ortodoks Türk olarak biçimlendirilmek mi?
İkisini de köktenyanlış bulmayanlar bu ülkenin en tehlikeli mahlûklarıdır.
Düşünmek; dağ kadrosunun emriyle HDP´ye yasak, beyaz&liberal güruhu için tehlikeli, cemaat örgütü yanlılarına ise haramdır. Zaman yazarlarının karizmatik bulduğu HDP serokunun, yani başbuğunun "Beraber yaşayamayız!" ifadesinin altını çizip, üzerine düşünemeyenlerin siyaseti değil, ihaneti tartışılır?
MHP´nin pozisyonu ise şudur: ?Biçimlendirilme?ye maruz bırakılanların hissiyatına hiçbir zaman tercüman olmayan, verdiği mücadelelere asla katkıda bulunamayan bir siyasi parti? Bu partinin tarihinde ?Türkiye Türklerindir? ibaresini aşan en ufak bir sıçrama yaşanmamıştır. Şu an ise HDP nasıl ?ötekileştirilme?yi kullanarak eski rejimi arzu ediyor ve eski rejimin bakiyeleri ile ittifaka giriyorsa, MHP de benzer bir siyaset izlemektedir. ?Biçimlendirilme? üzerinden sürdürülen baskılar azaldıkça, ?Türklük? üzerine daha derin düşünmesi beklenirken, çakılıp kalmıştır. Barış, çakılıp kaldıkları yeri muhafaza etmelerine engeldir.
Barış Süreci, ?beraber yaşamanın" ve devletin dönüşümünün en önemli adımıydı. Ötekileştirilenler yani Kürtler garip bir biçimde baltaladı. Biçimlendirilenler adına milliyetçilik yapanlarsa ?denetimli hamaset?le barış sürecinin kanlı sürece dönüşmesine derin katkıda bulunmuştur. Gençleri sokaktan uzak tutmanın ön plana çıkarılması, neye yakınlaştırıldıklarının cevabı değildir. Oktay Vural ve benzerlerinin entelektüel seviyesinin milliyetçilik üstündeki hâkimiyeti, ?denetimli hamaset?in zaferidir.
Hadi ötekileştirildiniz, bir sürü özgürlüğünüze mani oldular, insan olmak yahut olmamak da mı bir özgürlük sorunu. Hangi kısıtlama sizi insanlaşmaktan alıkoydu? Özerklik manevrası başlattınız, katliam emirleri verdiniz, hendekler kazdınız, kanton sevdasına düştünüz.
Hadi biçimlendirildiniz; önünüzden kaldırılan engeller hiç mi ferdiyetiniz ve milliyetçiliğini yaptığınız millet üzerine düşünme fırsatı vermedi? Verdiğiniz görüntü: Eski rejime eklemlenen ama bir çilesi ve ?kitaplığı? olan önceki dindar ve milliyetçi nesillerden daha sığ ve daha derinliksiz.
Devletin dönüşümünü engellemek üzere ittifak kuranlar, ?ötekileştirmek? ve ?biçimlendirmek? üzerine kurulan eski rejimi canlandırmak üzere harekete geçmiştir. Seçimlerin sonucuna göre, farklılık arzeden pek çok grubun bu ittifaka katılmaları da beklenebilir.
Barışın engellenmesi, devletin dönüşümünün engellenmesinden ibarettir. Dönüşümün, Türkler üzerinden terör baskısını kaldıracağını hisseden eski rejimin bakiyeleri, dışarıdan da desteklenerek olanca güçleriyle taarruza geçtiler. Merkel´e yazılan mektup, doğaçlama bir hareket olarak ?doğa?larını göstermektedir, yazanlar eski rejimcilerin bilinçaltıdır. Avrupa ülkelerinin mevcut iktidarla bir dertleri olmasını gerektiren tek bir neden yoktur; dertleri, ?biçimlendirilenler?in özgürleşmesi korkusudur?
İktidara da bir ?anlam? belirlemiş olduk; bu anlam, iktidarın egolarının dışında geliştiği için, taşımalarını temenni etmekten başka bir dileğim olamaz.