Geçen haftaki yazıya atıfta bulunarak başlamak istiyorum bu yazıya, Rahman suresinin ilk ayetlerinde bahsedilen Allah kuluna beyanı öğretti ifadesi ile, bize ait hiçbir şey olmadığını tekrar anlıyoruz. Beyanımız ifademiz bunlarda bizden değil Rabbimizin bize öğrettikleri arasındaymış diyoruz tekrar tekrar. Muhakkak ki, Allah latif, bu sebepledir ki Kuran’ın üslubu latif ve anlaşılır. Kuran-ı kerimde bir ayet Allah kuluna kalem ile yazmayı öğretti derken, diğer bir ayet de Allah kuluna beyanı öğretti diyor. Kuran insana fısıldıyor: acizsin! Senin beyan kabiliyetin de bizden, her türlü vasfında bizden.
Kul beyanı öğreniyor Rahman tarafından, Rabbi ile kendisi ile insanlar ile kâinat ile de bir yolculuğa çıkıyor. Beyanı öğrenen insan. İletişimin ilk ayaklarından biri beyan, beyanı öğrenen insan artık ifade ediyor . İletişime bir de sözlük manasından bakalım; Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre iletişim, duygu ve düşüncelerin, akla uygun şekilde başkalarına aktarılması, bildirim ve haberleşme olarak tanımlanmaktadır.
Duygu ve düşünceler insanın kendi süzgecinden geçerek beyan olarak hayat buluyor. İletişim ilk kanalı tabi ki sözdür. Lakin tek kanalı bu değildir. Fahri kâinat Allah resulü buyuruyor ki: ''Söz büyüdür'' sözün gücü tartışılmaz. Suya bile güzel cümleler söylediğinizde içindeki moleküller değiştiğini hesaba katarsanız demek ki söz tılsımlıdır.
Söz demişken şu konuya eğilmeden geçmeyelim en çok bize ihtiyaç duyan başındaki hem otorite hem şefkat ve merhamet kaynağı olduğumuz çocuklarımıza sözlerin en güzeli ile hitap etmek onlara da kendi seyru sulukları için iyi bir beyan yeteneği konusunda öğretici olacaktır. Hayata ilk başlarken insan eğrisi ve doğru ile kendi ebeveyninin tutum ve davranışını en doğru iletişim sayıyor, sonrasında istikametini Kuran ve sünnete çevirdiğinde eksikliklerden haberdar oluyor. En doğru iletişimde muhakkak ki Kuran-ı kadimden öğreniliyor. İletişimin en güzel fakültesi Kuran ve sünnetteki öğreti. Zarafetle yaratılmış, bir nizam ve intizam var yeryüzünde. O zaman latif olan yaratıcıya uygun bir iletişim sergilememiz lazım. Kulluk eksenimizde de insanlarla iletişimimiz de bir vebal olduğunu unutmadan. İletişim sadece söz ile değil, ses tonu ile mimik ve jest ile bir bütün. Kimi zaman söz ile incittiğimiz birine ''benim niyetim bu değil'' desek de, gerçekte de niyetimiz kötü olmasa bile! Sadece niyetin halis oluşu iletişim için yetmiyor. Söz büyü olsa da ses mimik söz kadar etkileyici.
İletişime ilk kiminle başlanır? İlk beyan kime arz edilir? Sure-i Rahman’ın ilk ayetlerinden olan beyan yolculuğuna kiminle başlarız? Hiç şüphesiz kendimiz ile kendi ile başarılı bir iletişime girmeyen, dışarı ille de sağlıklı bir etkileşime girmiyor. Gerçek bir beyan için ilk adım kendi yolculuğumuz. Doğru manada kavranamayan beyan, başarısız iletişimlerle sonuçlanıyor. Çıtayı bir tık yükseltip ilk yolculuğuna kendi iç alemimizle başlamak en doğrusu olacak hiç şüphesiz.
Kendimizle iletişime nasıl gireriz?
Bir sonraki yazı da yer vermek niyeti ve duası ile.