Bir ara başıma çok sık geliyordu ve itiraf edeyim hale bakıp üzülüyorum; şimdi aldırmıyorum. Bir söz söylüyorsunuz ve sözü çürütmek değil; sizi çürütmek için diyelim ki, "Edebiyatçı" damgası yiyorsunuz. Edebiyatçı, her şeyi bilenler nezdinde: Güzel laf eden, değersiz adam demektir. Çok yapmam da bir defa oldu; bir hadis-i şerif zikrediverdim. Orada bulunan bir teolog, "Güzel bir sosyolojik yorum oldu!" diyerek, ilminin verdiği yetkiyle yerimizi ve haddimizi tayin etmiş oldu. Karmaşık bir konuyu özetleyen sağlam bir Mecelle maddesi söyledim, bu sefer de bir ilahiyatçı-felsefeci bir âlim, haziruna dönerek "Bir edebiyatçıya yaraşır cümle oldu!" dedi. Her iki olayda da hüküm veren zevata baktığınızda sosyoloji ve edebiyatı yüksek düzeyde bildiklerini, her hususta temyiz makamı olduklarını anlayabilirsiniz. Gerçi bencileyin bir cahilin hadis´e sosyolojik yorum demenin inceliğini, Mecelle maddesini şiir mabeynine koymanın derinliğini anlaması mümkün değil ama rezervasyonlu ulemanın elbette bir bildiği vardır.
Soğuk damgalı ?Pop-bilgi piyasası? böyle böyle kuruldu ve kademe kademe yapılaştı. Bilgisini yaşamak için değil, damgalamak için kullanan ısmarlama bir ?epistemolojik katalizör? güruhu ikame edildi. Okuma alışkanlıkları olmamasına rağmen formasyonları bunlara ?her şeyi bilen adamlar? suretinde ve ileri düzeyde dünyevileşme imkânı açmıştır. Maariften nasipsizliklerini, yedeklerindeki dinî bilgiden aldıkları salahiyetle örtme konusunda ustalar. Kendilerine ?hoca? diyen kalantorların, bürokratların hizmetinde ne kadar dünya nimetine kavuşurlarsa kârdan sayıyorlar. Nefislerini taşradan seyretme terbiyesine sahip değiller; birbirlerinin ayıplarını aklayarak ve yücelterek geçiniyorlar. Bu düzen ve düzeneklerine tehlike arz ettiği için hür düşünceyi ve düşüneni ?damgalama? işlevini gönüllü üstlendiler. Devletlerin inhisarındaki epistemik kurumların bir de kapitalizmin tetikçisi bu zevatın kucağına düşmesi ve küçük burjuvanın tarihî maharetiyle kitlelere ulaşması sadece millî değil, küresel afettir.
Demokrasinin tüketim toplumu merkezli revizyonu; seçmen için adeta zorunluluk, seçilenler için kural haline gelmiştir. İşleyiş hakkında ufacık bir düşünceniz olamaz. Hoşa gitmeyen yahut müphem görülen bir şey söylerseniz, pazarın ?gizli el?i tarafından aforoza uğramanız muhtemeldir. Bu da siyasi kadroların çoğunluğunun ?kolaycı? ve ?faydacı? bir oyunun katılımcısı, ?lotarya seçkinleri? olması sonucunu doğurmaktadır. Hangi kuruma elinizi atarsanız bu işleyişin izlerini görürsünüz. Meşru ve sinsi bir biçimde fikrin, vicdanın, irfanın temsilî bir değer haline gelmesi, dünya konjonktürünün de katkısıyla daha profesyonel ve teknik bir işleyiş imkânına kavuşmuştur. Bu işleyişin bizdeki örneği, 15 Temmuz öncesinde ?cemaatimsi iş birliği? vasıtasıyla zirve yapmıştı. Şimdi ise kendini yenilemiştir; çünkü ekser insan malzemesi, ?soğuk damgacılık? mesleğini, sivil ve sıradan olmaya daima tercih etmektedir. Maarifin tabana vurmasının derin nedeni de budur. ?Büyük adam olma? idealleri, ?adam olma? tevazusunu yerle bir etmiştir.
?Damgacı? belki her devirde var olan bir tiptir ama damgacılara ?soğuk damga? vurma yetkisi verildiğinde, sekülerleştirme ajanlığı da kutsanmış bir meslek haline gelir. Tabiatları icabı bir bütün halinde hareket ettikleri için bu meslek erbabı: Emeğiyle geçinen herkes için korkutucudur. Damgacı: Kişilik itibariyle sepet gibi bir mahlûktur ama işlevi büyük olup; her konuşanı ihbar etmeyi, kamuoyunda etkisizleştirmeyi hem hak hem görev bilmektedir. ?Konusuzluk? sadece son zamanların illeti olmayabilir; ?konuşansızlık? ise sosyal medyanın açtığı olağanüstü imkâna rağmen bulaşıcı bir illet haline gelmiştir.