Salman BAĞRIYANIK’a ithaf olunur.

Selam sana ey yüce karanlık. Şükür bu gecede kavuştuk.Sana idam kararı vermişler duydum. Korkma ben yağlı urgan boynuna geçirilirken, yanında olacağım ve lambada titreyen alev misali titremene engel olacağım. Bir kurşun yağlı urgana bir kurşunda celladına sıkacağım ve seni kurtaracağım. Sen olmazsan hiç bir şey olmaz. Çünkü sen aydınlığın yolusun.Çünkü sen elmas ( kömür) damlalarıyla dolusun. Tak boynuma şu elmaslardan karanlık kolyeni.
Ey yüce karanlık, bir kahpelik yapacaksan, ben uyuyunca yapma, emi.Keşke, ben karanlık sen ben olsaydın. İster miydin? Ben isterdim.Yok böyle olmasın. Ben karanlığın kalbi sen benim kalbim ol. Böylece sır kalmasın aramızda. Günahlarımız, sevaplarımız saklanmasın karanlığımızın arkasına. 
Ey düş kurduran karanlık, konuş benle. Sen konuşmazsan gölgenle konuşacağım, bilgin olsun. Karanlığın gölgesi. Yani benim gölgem.
Başına duman çökmüş dağ gibi, Türkiye.Türkiye’in beyni bir gün bulanık bir gün aydınlık. Türk insanı yoruldu bu hercümerçlikten.Çaresizce debelenen beynime benziyor Türkiye.Yaşlılığın en bariz belirtisi olan, yalnızlık hastalığına düşmüş gibi, Türkiye. Güçsüzlüğünü güç haline getirmeye çalışan, derin düşünmeyen pratik yaşayan bir yalnız insan haline  benzetiyorum, bu günlerde Türkiye’yi.
Sıcak bir Mayıs ayında virüsle kirlenmiş evrenin mantığını anlamaya çalışırken, ülkemin gerçeklerinede uzak olmamak gerekir diye düşünüyorum. Böyle olunca reel ekonomiden değilde finans piyasasınada arada bakmak gerekiyor. Dolar tedrici tedrici düşüyor. Neden mi? Birden düşse talep hızla artar ve düşmeye başladığı zirveyide geçer. Doğru bir uygulama bence. Altına gelince. Ons bu gün 1762 seviyesinde. Bu seviyede altının gramının 400 lerde olması gerekirken, 389 larda. Saat .1035 Halbuki ons bu seviyelere gelmeden altının gramı 397 bulmuştu.Bu belki dolar-ons ve ons-altın ilişkisinde uluslarası yatırımcı halen beklemede veya pusuda olmasındandır.Borsa ne kazandırıyor ne kayıp ettiriyor. Borsa yatırımcısı Mart ayının yirmisinden sonra dip yapan kağıtları aldı ve Mayıs ortasında zirve yapanlarını sattı. Şu an onlarda pusuda. Ekonomi uygulayıcıları bu kuzgun yatırımcıları göz önüne alarak finasal yapıdaki bu dalgalanmayı kırabilmeleri için reel sektörü devreye soktular. Yani AVM lere izin çıkardılar.Ticari anlamda doğru virüs anlamında yanlış bir karar. Ticaret dipte yapsa çözümü mümkün ama virüs zirve yaparsa çözümü imkansız.Ekonomi Güneşinin önündeki karabulut dağılmadan bu kararlar hızlı ve erken alınmış bir karar gibi geliyor bana.Geometrik çizgilerle ekonomiyi, aritmetik dizilerle virüsü yönetmek kolay. Asıl mesele realiteyle yönetmektir. Rakamların halen reel olup olmadığı tartışılan bir dünyada, rakamlardan başka reel gerçekliğide ulaşmanın imkanı yoktur. Elimizi kolumuzu bağladılar.
Ölüme el ense çekmeyince doyasıya peşrev atmayınca yiğitlik olmaz der Kemal Tahir.Bu sözü ekonomiye uygulasak nasıl olur, dersiniz.Yani krize el ense çekip doyasıya reel sektörün etrafında kıyasıya peşrev atarsak, ekonomi yiğit bir insan misali dik durur gibi geliyor bana.
Bu gün evden dışarı çıkmadım. Sporda yapmadım. Bütün gün aylak aylak oturdum. Biraz kitaplara baktım. Biraz televizyonda hurda avcılarını izledim.Biraz eş dostla telefonda konuştum. Şimdide sallanan sandalyemde bilgisayarda kel alaka bir polisiye filmi izliyorum. İftara bir saat 13 dakika var. Yemeğimi ısıtmaya 8 gibi başlarım. Bu arada tatlımda var. Adı bende saklı kalsın. Aramızda erkek çocuğu olabilir.
Akşam namazı için abdest alayım dedim. O an nerden ve nasıl geldi anlamadım. Aklıma Arif Nihat Asya’ın abdestle ilgili sözü ile Ömer Seyfettin “İlk Abdest” öyküsü geldi. Ömer Seyfettin’in hikayesini size bırakıyorum ama Arif Nihat Asya’ının sözü kısa olduğu için ben anlatayım. Diyor ki; biz abdest almayı dini kitaplardan ve hocalardan değil dedemizin eline abdest suyu dökerken öğrendik. Bizim evde çeşme ben küçükken yoktu. Dedemin abdest suyunu ben veya kardeşim dökerdi. Bizde Arif Nihat Asya’nın dediği gibi abdest almayı böyle öğrendik. Abdest damarlarımın içinde dolaşan ateş gibi beni içten içe eritiyor. Her abdest alışımda kanım kaynıyor, kanım kaynadıkça pıhtılaşması kayıp oluyor ve ben yaşıyorum diye şükür ediyor. Abdest, namaz öncesi ibadet. Abdest, temizlik. Abdest yirmi saniye el yıkamayla başlar. El yıkama ve yirmi saniye, neyi hatırlattı size, bana, bize onlara...
Virüs günlerini, bana, bize, size ve onlara unuttuğumuz günleri ve değerleri hatırlattığı için sevmeye başladım. Lütfen kızmayın bana.
Uykum var... Uyumak ve uyurken uyanık olmak istiyorum. Yarin kandil. Daha doğrusu bu gün kandil.Çünkü saat; 00.12