Anadolu’ya 980’lerde gelen Türk Emirleri ya münferiden ya da Alparslan’a bağlı olarak Bizans topraklarına yoklamalar yaparak Anadolu coğrafya ve demografik yapısını tanımakla birlikte aradıkları yurdun burası olduğunu anlamışlardı. Afşin Bey Eğe hattından Bizans’ın kalbine kadar giderek kendisine sığınan Türk Beyini istemiş vermeyince Anadolu’yu büyük kaleler hariç irili ufaklı akınlar düzenleyerek yüklü ganimet ve bilgiler ile Alparslan’a dönmüştü. Bu bilgiler Sultan Alparslan’ın Anadolu’nun kapısını ve Malazgirt kilidini kırarak Türklere açmasına temel teşkil etmiştir. 11. Yüzyıl sonlarında doğuda Artuk, Saltuk, Mengücek ve Danişment Gazinin yanı sıra batıda Germiyan, Karasi, Osman, Pervane, Karaman, Saruhan, Aydın, Hamit, Menteş ve Coban Beyleri kendi adları ile anılacak ilk Türk beyliklerinin kurmuş ve Anadolu’nun Türk yurdu olması yolunda temellerinin atmışlardı. Arkasından bu beylikler Anadolu’da yurt tutmak için Selçuklu beyleri tarafından desteklenen ve Selçukluya kısmen bağlı yapılardı. Büyük Selçuklu Devletinin Anadolu’ya yönelmesiyle birlikte 13. yüzyıl başlarında Anadolu’da Türk birliği, Anadolu Büyük Selçuklu devleti çatısında oluştu. Bir buçuk asır devam eden bu imparatorluk Moğolların Anadolu’ya saldırması ile birlikte bir süre sonra tekrar yerini ikinci beylikler dönemine bıraktı. Moğolların Anadolu’daki bir asır kadar kalmaları Türk birliğinin bozulmasına, Anadolu’nun yakılıp yıkılmasına ve Osmanlıyı balkanlara doğru itelemeye zorladı. 1400’lü yılların hemen başındaki Timur Han müdahalesi yeni inkitaya sebep oldu. Daha sonraki dönemde güneyde Memluklular ve Dulkadirliler, batıda Osmanlılar ve Karamanlılar doğuda ise Akkoyunlular hızla gelişti ve büyüdüler. 16.Yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Anadolu’da 1522 yılından sonra Türk birliğini sağlarken daha doğuda yeni bir Türk devleti Şah İsmail ile birlikte Safeviler kuruluyordu. Uzun yıllar Osmanlı devleti ile etnik yapı sebebi ile itiş kakış yaşayacak olan Safevilerin ardından orta Türkistan coğrafyasında yeni Türk (Avşar) hanlıkları kurulacaktır.
Tüm bu devletler tarihi devam ederken Anadolu’da kurulan TÜRK İSLAM MEDENİYETİ kurumları, alt yapısı ve üst yapısı ile oluşurken (buna vakıflar medeniyet yapısı da diyebiliriz) Anadolu artık bin yıllık bir yurt olmuştur. Bu Anadolu’ya Türklerin vurduğu mühür hiç çıkmayacak şekilde kalıcı ve kesindir. Kökleri olmayanın dalları ve çiçekleri de olmayacaktır. Bizim köklerimiz ise Anadolu’daki medeniyet köklerimizdir. Devletler, beylikler ve dahi imparatorluklar kurulup yıkılsa bile TÜRK İSLAM MEDENİYETİ DAİM kalacaktır. Bu aziz milletin kurduğu köklü medeniyet yüzyıllarca devam edecektir.