Kaç yıldır ondan haber alamamıştık. Neredeyse kaybolduğuna inanacak, yasını tutmaya kalkacaktık.
Ama yas tutmak yasaktı.
“Öldü” demeye dil değil, gönül elvermiyor. Bir gün olup çıkageleceği düşüncesi, umudu, sönmeye yüz tutan bir kıvılcım olsa da, kalbimizin derinliğinde saklı.
O gün hepimiz evin önündeki bahçeye çıkmıştık. Annem çamaşır kaynatmaya durmuştu. Ben ocağın altına odun taşıyordum.
Makalenin devamını yenisafak.com'den okuyabilirsiniz.