İnsan, karalayacağı birkaç satır ile saf, tertemiz bir davayı, şanlı bir direnişi, gülümseyerek gidilen bir şehadeti küçültmekten, lekelemekten, kirletmekten korkuyor. Hangi kelam, Filistin'de, Gazze’de yaşananları hakkıyla anlatabilir ki. Hem de o acıyı, o zulmü yaşayanlar varken. Soykırımın birinci ayı itibariyle kişi başına bin üç yüz kilo bomba atılmışken Gazzelilerin başına. Hangi edip, hangi yazar bu acıyı yazabilir, hangi ressam bu vahşetin resmini çizebilir. Kelli felli bir şair, Filistin’de yaşananları, yaşayanlar kadar anlatabilir mi bir şiirinde…
Hangi kalem, hangi kelamıyla; üç dört yaşlarında şehit olmuş kızını kucağına alıp, soğuk sîmasına buseler kondurarak, “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” ayetini okuyup, bir parça plastik naylon ile kefenlenmesini beklerken, bu arada da ALLAH’a sürekli şükreden bir babanın acısını anlatabilir ki. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yer Gazze’dir işte.
“Siyonistler babamı öldürdükleri için mutlular, ama asıl babam cennette mutlu” diyen çocuk nereli olabilir sizce… Şehit babasını öperek gönderen sabi, Filistin’den başka nereli olabilir ki! Yüzleri parçalanmış iki ciğerparesini “hasbünallahü ve ni’mel vekil” diyerek yolcu eden baba, Gazze’den başka nerede yaşayabilir ki! Türlü yokluk ve yoksulluk içinde başkalarının canlarını kurtarmak için canhıraş bir şekilde koştururken kendi evladının katledildiği haberini alan sağlık çalışanı, dünyanın başka hangi ülkesinde olabilir ki!
“Ömer!” diye feryadı figan ederek, vefat eden arkadaşının göğsüne başını yaslayan başka bir çocuğa, “Yeter artık kaldır başını, rahat bırakın kardeşimi. Yeter diyorum sana. Bırakın şehit oldu o. Babamın yanına gitti o. Şükürler olsun daha güvenli bir yerde” diyerek çevresindeki diğer çocukları teselli eden, yürekleri kendilerinden daha büyük hatta yalan dünyanın yalan-dolan güçlerinin alayından daha büyük çocukların kanlarıyla suladıkları topraklar, Filistin’den başka neresi olabilir ki… Beklediği kardeş desteği, ümmet desteği bir türlü gelmeyen ve “Umudumuz, ALLAH azze ve celledir” diyen bir çocuk ancak Mescd-i Aksa’nın evladıdır.
Düşünebiliyor musunuz, havsalanız alıyor mu? Kardeşini defneden genç gülümseyerek "ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir" diyor, elhamdülillah ki şehit oldu diye seviniyor. Ve ekliyor: "Sıra bana da gelecek inşallah." Bebeği bombardıman sonucu “Cennet kuşu” olan Gazzeli; mevtayı havaya kaldırıp "Bak canımı sana verdim. Artık benden razı mısın Ya Rab? Razıysan elhamdülillah. Benden daha çok al!" diyebiliyor. Bunu diyebilen bir toplumun yenileceğini, kaybedeceğini düşünenler, düşünce özürlü olan, çocuk şehitler katarlarıyla gelen zaferi göremeyenlerdir.
Müjdelenen bu zaferi, şehadete ere ere yine bu asil Müslümanlar kazanacak elbet. “Müslüman kardeşlerimize söyleyin, gıyabî cenaze namazımızı kılmasınlar. Zira bizler diriyiz, sizler ölüsünüz” diye haber gönderenler kazanacak. Dedesinin, yemesi için uzattığı bir parça helvayı, "Dede ben oruçluyum. Öldüğümde oruçlu ölmek istediğim için sürekli oruç tutuyorum" diyerek kabul etmeyen on yaşındaki çocuk kazanacak. "Allah bizi sevdiği için imtihan ediyor" diyen küçük kız kazanacak. Kedisinin, cenazesiyle vedalaştığı minik çocuklar kazanacak. “Annemle birlikte ölseydim daha iyi olurdu” diyen küçük kızlar kazanacak. On kiloluk vücutları, bin kiloluk bombalarla parçalanan “Çiçek’ler” kazanacak. Nereden geleceğini bilmedikleri bombaları bekleyen yavrular kazanacak. “Annemi, kız kardeşimi, halamı bizden aldılar” diyerek gözyaşı döken, annesinin sokaktaki cenazesini saçlarından tanıyan kız çocukları kazanacak. Altı yavrusu şehit olduğu halde “ALLAH bize yeter” diyen analar kazanacak. Tanklar üzerlerine yürürken, gülerek oynayan gençler kazanacak. Gülerek şehadete erenler kazanacak. Katledildiklerinde kim oldukları anlaşılsın diye, çocuklarının kollarına ve bacaklarına isimlerini yazan babalar kazanacak.
Sosyal medya hesabına “ALLAH C.C; onları korusun” yazdığı için “terörü ve teröristi övmekten tutuklanan” hanımlar kazanacak. Mütesettür kıyafetleri ve çocuklarıyla şehit olmayı bekleyen anneler kazanacak. Dünyalık son içeceklerini içip, “Cennette görüşmek üzere” diyerek vedalaşan gençler kazanacak. Her on dakikada bir bir öldürülen kuzularımız kazanacak. Ölüme götürülürken dahi mütebessim çehreleriyle zafer işareti yapan gençler kazanacak. İki manga asker tarafından gözaltına alınarak, gözleri bağlı olarak götürülen onbeşlikler kazanacak. “Hiçbir şey ezilenlerden daha güçlü değildir” diyen yiğitler kazanacak. Ve elbette; “Gök Kubbenin Sahibi, Demir Kubbenin Sahiplerinden daha kudretlidir” diyenler kazanacak. Hâsılı, Dünyanın en özgür toplumu kazanacak...
Es-selam.