Atasözüdür; dinlemek icap eder.

"Azgın atın sikkesi döner mabadına saplanır." denilmiştir.

Atları zincirle çayıra bağlarlar, zincirin ucunda da ucu sivri uzunca bir demir kazık vardır; işte ona sikke denir. Sikkenin başka anlamları da vardır; konumuzla ilgili değildir.

At, çevresindeki otları tırpanla biçilmiş gibi tüketir.

Sonra sahibi, sikkeyi söker başka bir yere çakar. Ben bu atın yerini değiştirme işini çok yaptım ve tabii atım azgın değil; munis ve biraz da oyunbazdı.

Bahse mevzu at, sadece azgın değil, arsız ve sabırsızdır. Yerinin değiştirilmesini beklemez, sikkesini süratle yerinden söker. İvme kazanan sikke de havada vınlaya vınlaya uçar, mabadına saplanır. Ders alır mı? Almaz! Azgınlık bir huy olmuştur ve tekrar tekrar yapar. Ağızdan ağza nakledildiğine ve bir darbımesel suretinde kaldığına göre, bu kıssanın bir hakikati vardır.

Kıssanın hissesi ise atlara değil, insanlara/toplumlaradır. Azan insanın da, toplumun da azgınlığının er geç kendine zarar vereceğini ihtar eder.

Yunanistan azgın bir devlettir!

Amerika bu devletin sikkesini eline almış, dilediği yere çakmaktadır. Almanya ve Fransa da bir yandan arpalamaktadır.

Türkiye’ye dönüp kişniyor, şahlanıyor.

Borcu gırtlakta, halkı tedirgin ama umurunda değil.

Sikkesi filan da kalmadı artık azgın attan çok acı biber yedirilmiş zağara döndü.

Sahipleri de habire kışkılıyor.

Zincir koparsa yahut seyip bırakırlarsa ayağımızı ısırabilir mi?

Isırabilir ama kendisi de leşe döner. O demde elan ABD ve AB tarafından işgal edilen yurdu da perme perişan olur.

Teşbihte hata olmaz derler, sonuçta teşbihtir. Lakin gerçekleşirse; hakikatinin tecellisi, teşbihinden vahim olur.

Allah bize sabır; komşuya ve tekmil komşularımıza akıl ve izan versin!