Hukuk şahısların davasını değil “Hakk”ın davasını güder…
Hakk’ın davası halkın davasıdır… Hakkın davasını gören, halkın davasını görür ve halka hizmet eder. Bu yüzden savcı, “müdde-i umumî”dir ve yargıcın verdiği hükümler de Hakk’a hizmet etmeli, halkı gözetmelidir.
Adalet mekanizması; hususî şahıslara, hususî ideolojilere, hususî ortamlara, hususî meslek ve zümrelere hizmet için işlerse o memlekette hukukun kendisi suç şebekesine dönüşür.
Deliller karartılır.
Bizzat savcılar dedikodu üzerine ve iftira üzerine dava kurar.
Gerçek adli tıp raporları yerine, dedikodu ve iftira kampanyaları işler.
Hâkimler, adalet tokmağını zayıfların başına indirir.
Adalet şekilden ibaret kalır, hukuk davaları esası değil, davanın nasıl kazanılacağını ve geri dönmeyeceğini hesap için kafa yorar…
Burada halka en yakın konumda olan avukatlara büyük iş düşmektedir.
Ancak avukatların, eğer herhangi bir şekilde bu yanlış mekanizmada yeri ve destekleyeni yoksa çaresiz kalırlar.
Bu durumda BARO’lara büyük görev düşmektedir. En azından, yanlış mekanizmada doğru tarafta, Hakk’ın yanında yer alan meslektaşlarına ciddi anlamda destek olmalıdırlar.
Her şeye rağmen belki Ankara’da hâkimler vardır umudunu en azından taşımalı insanlar…
Ben taşıyorum, çünkü tecrübelerim var… Pek çok davada bildiklerim elbette hukuken geçerli değil, çünkü hukuk delil ister. Şunu da biliyorum ki, öyle davalar vardır ki, suçlu olduğunu bilirsiniz ama ispat edemezsiniz ve sizin de göreviniz değildir. İşte hukuk adamları burada ve bu iş için vardır. Benim bildiklerim şahsi tecrübemdir; ama hukuk adamının bildiği/öğrendiği hukuki delildir.
Ben sıradan bir vatandaş olarak sınırımı biliyorken, adalet dağıtanlar asla dedikodu üzerine dava oluşturamaz.
BARO’ların hukukî görevlerini bilmiyorum, ben insanî görevlerle ilgili bir alanda söz söylüyorum.
BARO NE İŞE YARAR?
Berat Demirci
Yorumlar