Bizim hayatımız böyle geçti…
Çocuklarımızın hayatı da böyle geçiyor…
Muhtemelen torunlarımızın da böyle geçecek…
Nasıl?
Pislik içinde…
Evet, pislik içinde ama pisliği yönetenler pek de rahatsız değil…
Her sene ve her yerde hafriyat vardır…
Dışarıda yollar ve kaldırımlar yapılır. Önce yapılanlar sonra bir daha yapılır…
İçerilerde boya, badana ve tuvaletler…
Bir yandan boya koklarsınız, bir yandan bok ve bir yandan da çalışırsınız…
Gariptir pek kimsenin de itirazı olmaz. Durumdan rahatsızlık bildirince, mesela “İstanbul’da da böyle…” diyerek yöneticileri/yöneticilerini zımnen aklama derdine düşerler…
Evden çıkarsın çöp makinesi kaldırım kenarlarında kabadayı kabadayı yürümektedir. Saygı duyacak(!) ve arkasından konvoy olup şehrimizi temizledikleri için minnetlerimizi bildirmeliyiz.
Hafriyat kamyonları, tırlar ve trafiği alt üst eden kaba saba market arabalarına da saygılı olmalıyız…
Pek çoğu “Resmi hizmete mahsustur” yazılı belediye ekiplerinin zaten dokunulmazlığı vardır.
Saat sekiz buçukta çiçek sulayan ekiplere selam vermeyi ihmal etmeyin…
Yahu binlerce insanın yaşadığı kurumların tuvaleti bu ayda mı yapılır? Tahsiliniz, bu kadarcık bir gerçeği anlamaya kifayet etmiyor mu?
Soru sormak ne haddimize…
Şehrin kaymak tabakası, basını, yayını idarecileri hâlden memnun…
Azıcık şikâyet etsen patronları: “Yahu benim yeğenimi işe aldı!” diyenin, “Bizim partinin adamı!” diyenin, hatta “Akşam beraber yemek yemiştik, patronla!” diyip sıvışanın haddi hesabı yok… Akşam beraber yemek yiyince, adamlığı irtifa kazanmış oluyor, eşrafın…
Yıllardır aynı türden adamlarla yönetiliyoruz…
Yıllardır patron götü öpen entelektüellerle aynı havayı soluyoruz…
Yıllardır mütayit faktörü, ticaret odası aktörü, belediye sömürgenleri bu şehri bir avuç rantçı asalağın kucağına oturtmuştur. Kimsenin de gıkı çıkmaz…
Patronlar iyi yönetiyor, yönetilenler de iyi yönetiliyor. Kuşaklararası bir boyutta bu nahiyede değişen bir şey yok; isterseniz yirmi yıllık istatistiklerle başka terlerle bir karşılaştırma işine girin.
Asiyab-ı devleti kim olsa döndürüyor… Patronlar da farkında, çark dönerken değirmenini çevirmekten başka işe hacet yok… Yanında iyi beslenen birkaç da sağdan yahut soldan çarklı adam besleyeceksin, işte hayat bu!
Söyleyeni de söylediğine pişman ederler… Kendileri değil “resmi hizmete mahsus” odalıkları, medyadaki sülüklerle iş tutarak sağda solda arkan sıra laf üretirler.
Ne atsanız tutmaz!
Tutmaz tabii, âlem sizi de bilir, kendini bileni de…
Ama ben ket6işketenden atsam bile tutturma şansım yüksektir… Çünkü sözümün arkasında “Haktan gayrı” hesap yok, “halktan gayrı” da tuttuğum taraf yok. Hem tutturur, hem de oturttururum; iyi de oturtma yaparım, bu da naçizane “bayram oturması”dır afiyet olsun…
Kafasını müstahkem habaset çukurunun dışında tutanların ise bayramını tebrik ediyorum…
Kafayı kurtarmak bile zor çünkü…