Tarihi filmlerde çok yeniyiz?
Bu yüzden de Diriliş/Ertuğrul dizisinin kusurlarını ortaya dökmek, haksızlık olabilir?
İyi tarafından alıp, en azından bizim için çok önemli olan Anadolu´nun derin tarihine dikkat çekmesini bendeniz kâr olarak görüyorum. Dizi ile ilgili eleştirilerin odağında teknik hataların değil, tarihî tutarsızlıkların oluşu da ayrıca dikkate değer. Bir bakarsınız kendini vakfeden bir tarihçimiz mevcut kaynaklardan hareketle daha sahih bir ?bütün? ortaya çıkarır ve o bütünden hareketle, yeni heyecanlar yakalarız.
Tarihçilik, olaylardan bir bütün oluşturma çabasıdır. Diriliş dizisi tarih kitabı olmadığı gibi, tarihi belgelere birebir uymak zorunda da değildir. Ama en azından ortaya bir harita koyup, ara ara ve sıkıcı olmayan özetler sunulabilirdi. Bazı şehirlerin ismi geçerken, bu harita yardımcı olur ve insanlarda heves uyandırır. Son bölümlerde Erzurum´un adı geçiyor ama Kayı´nın nerede ikamet ettiğine, Baycu Noyan´ın nereyi merkez edindiği konusuna dair en ufak bir işaret yok. 1242´de Erzurum´ u alan Baycu Noyan, 1243 Kösedağ Muharebesinde   II. Gıyaseddin Keyhüsrev  komutasındaki Selçuklu kuvvetlerini yenilgiye uğratmış. Savaşın hemen ardından kendisine teslim olan Sivas´ı ve sırasıyla Tokat, Kayseri ve Erzincan´ı yağmalamış bir şahsiyet? Anadolu Selçuklularını Moğollara bağımlı hale getiren bu Moğol´un dizideki yeri, derme çatma bir çadır bile değil. Canlandırma zayıf kalmış ve ciddi bulanıklık var?
Kayıların bu hikâyede hangi şehrin, hangi yaylasına yerleştiği bile belli değil. Dodurga Türkleri´nin bulunduğu yer Hafik ve Zara? Bu iki ilçemizde de bugün Tödürge denilen iki Dodurga Gölü mevcuttur. Selçuklu tarihi baş döndürücü bir tarih ve çok da çekici, çünkü hatırasını taşımayan köyümüz bile yoktur. Köyler bir tarafa, en azından şehir merkezlerinin adı geçmeli idi?
Elbette, Ertuğrul Bey´i anlatan bir dizi ama harici sahnelerle tarihî atmosfer daha ciddi olarak hissettirilmelidir.
Bir dizinin Çarşamba günlerinin trafiğini bile azalttığı müşahede ediyoruz. Sanki millî maç var gibi sokaklar tenhalaşıyor. Tek başına bu bile bir ihtiyacı, susamışlığı hissettiriyor. Dizinin kalan bölümlerinde en azından tarihî gerçeklere daha fazla vurgu yapılabilir.
Şu kısacık yazıda Selçuklu ve Osmanlı arasındaki yüz yıl ile ilgili, işin içerisinden çıkamadığım pek çok konu depreşti. İşin içinden çıkamayız belki ama çok ders çıkarabiliriz tarihimizden ve nice senaryolar, diziler...
Aklıma merhum Mustafa Necati Sepetçioğlu´nun Türk Tarihi´ni cilt cilt romanlarla ve bilgece anlatışı gelmektedir. Diziler haline getirilse ne güzel olur.