Hâdd-i zâtinde kimse kimseyi muhatap almaz gözükürken, herkes her şeyi anladığı üzerinden hükmünü vermektedir. Monolog değil, diyalog değil; olsa olsa işittiği bir hususta yerini ve tarafını belirliyordur. Bilimsellik cüppesinin altındakiler, hadsizlik ve adaletsizlikle işte böyle örtüşür ve örtüşmüştür. Sırtlarına yüklendikleri bilgileri doğrulamak için yalanlamayacakları hiç bir şey yoktur; bunlardan daha Katolik pozitivist bulamazsınız.
Hür tefekkür sahipleri: bu sınanmaz bilgilerle, sahte episteme kuranların tuzağına düşmemek ve düşenleri uyarmak için kıyamet kopmak üzereyken bile bir satır daha fazla okumak (anlamak) zorundadırlar.
Mevcut çarka daha önce razı değilmiş gibi gözüken epistemolojik cürufun itirazı meğer çarkın başında olmamak imiş. Bana, şu ilimden poz kesen zevatın ilaç için olsun bir tane "orijin" bildiren yaklaşımını gösterin... İmrendikleri insanlar, aleni olarak "Batı"yı kendilerine orijin tutmakla daha dürüst idiler. Bunlar ise mukallitlerin mukalliti olmakla paye bulmuş birer "sefil iştah" varlığı olarak yaşamaktadırlar. Dönmeleri de şu ana kadar mümkün görülmemiştir.
Büyük bir maarif hamlesi lazım ama önce ?İdrak ediyorum!? diyecek, yürekli adam lazım. Mukallit altı düzeydeki epistemik cürufun nazarî olarak bağlı olduğu hiç bit kaide yoktur ama amelî olarak tam anlamıyla piyasanın en iyi tüketicileridir. Sadece maddî malların değil, ahlakî değerlerin de tüketicisidirler. Çünkü değer verdiğimiz ne varsa onları da metalaştırmışlar, ekmek arası katık yapmışlardır.
EPİSTEMİK CÜRUF
Berat Demirci
Yorumlar