Pandemi döneminde doğa kendi başına kaldığı anlarda herkesin hayranlıkla izlediği, her insanın da "Dışarı çıkmam gerek!" dediği günlerde tv kanallarında İstanbul Boğazı'nda yunus balıklarının seronomisini seyretmiştik. Kısa sürede olsa doğa için yeteli anlar olmalı ki her taraf temiz ve doğa kendini bakıma almıştı, hatırlayın...
Bir fotoğraf hafızamda, türünün en büyük köpekbalığı okyanusta yüzüyor, yanında ise bir dalgıç. Fotoğraf altı yazısında ise şu cümleler var, "Dünyanın en tehlikeli yaratığıyla birlikte bir köpekbalığı yüzüyor!"
***
Kızılırmak, binlerce yıldır Sivas'ın bağrından doğar, oluşturduğu yeşillikler içinde bir yay gibi ülkemizin iç kısmını dolanarak Karadeniz'e dökülür. Ve son yıllarda, özellikle bu yıl korkunç derece eridi, yok olmaya başladı... Sebep: Aşırı sıcaklar... denildi, deniliyor...
Zaten öyledir, suçlu kim? Sıcaklar... İlahi adalet tecellisi yani, suçlu böylece bulundu, rahatladık... Allah böyle istiyorsa, böyle olur...
Ama işin detayı kazın ayağının öyle olmadığını görecek kadar incelemeye bağlı...
Sorun sulama tarımı...
Sulama yasak olmasına rağmen insanların zor ettiği husus...
Vahşice bir katliam yaşanıyor şu anda Kızılırmak'ta... hem de ne vahşet!...
Sivas'ın başına bela edilen neredeyse gittikleri her yer den kovulan, kullandıkları ilaçlar ile toprağı, yeraltı suyunu bitiren, çoğu Niğde ve Nevşehir kökenli tohumluk ve cipslik patates üreticileridir.
Sivas'ı değneksiz köy görüp istekleri gibi at koşturan bu çiftçiler kuraklık kriz merkezi kararı gereğince yasak olmasına rağmen patates ekip en küçük pompası 110 L/sn (400 ton/saat) olan pompalardan onlarca pompa atıp çekerken yasak olmasına rağmen bu pompalara elektrik iznini kim verdi diye sorasımız geliyor... Normal vatandaş kulübesine elektrik almak isterse binbir dereden su getiren tedaş mı, yasak olmasına rağmen çks (Çiftçi Kayıt belgelerini) kim onayladı? Kızılırmak tamamen kurutulup doğal hayat sekteye uğrayınca milyonlarca sucul ve yarı sucul canlı ölmüşken, ehil hayvanlar ve yaban hayatı bir damla su bulamazken doğa koruma nerede diye sorasımız var.
Su almak için ırmak yatağına müdahale yapılmışken bu kadar su çekilirken DSİ nerede?
Çevre katliamı inşa ve hayvan sağlığı tehlikede iken çevre şehirlik ve sağlık il müdürlüğü nerede?
Daha ilginci doğa vahşi kapitalizme feda edilmişken çevreciler sivil toplum örgütleri nerede?
En önemlisi bu kadar çevre ve doğa katliamı olurken kurumları koordinasyon yapmakla sorumlu vali ve kaymakamlar nerede?
Evet, doğanın vahşiliği yok...
Doğanın yaz ayı, kış ayı, bahar ayları var...
Kendi başına bıraksalar dengeyi kuracağı vahiyleri var, kendine has kaderi var...
Ama insanın hırsı var... Doğayla birlikte insanın kendini de bitireceği doymak bilmeyen vahşi hırsları var...
Vesselam...