Karşılaşmanın 49. dakikasında verilen bu karar, belki de şehrimizin kaderiyle oynayacak. Bunu ileriki haftalarda göreceğiz. Konuyla alakalı bazı kulüpler tarafından ardı ardına açıklamalar yapıldı son günlerde. DG Sivasspor- Galatasaray karşılaşmasının orta hakemi Erkan Özdamar ve “VAR” hakemi Özgüç Türkalp'in konuşmalarının ortaya çıktığı iddia edilmeye başlandı. “VAR” konuşmalarının açıklanmasının yasak olmadığını ama IFAB’ın açıklanmasından yana olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu nedenle yapılan açıklamaların ne kadar doğru olduğunu siz değerli okuyucularıma bırakıyorum. Daha çok su kaldırır, maçta yaşanan bu pozisyon. Herkes rengine göre yorumluyor pozisyonu. Net ve resmi bir söylem ya da açıklama yok. Tüm spor medyası golün neden iptal edildiğini halen çözmüş değil. Hakemler, hakemler, hakemler... Ülke futbolunun kanayan yarasıdır hakemler. Geçtiğimiz sezonlarda da öyleydi, bugün de öyle, yarın da böyle olmaya devam edecek. Neden? diye sorarsanız. Çünkü ülke olarak bu hakemlik sorununa net bir çözüm üretemiyoruz. Ya da üretmiyorlar... O an için çözülmüş gibi duruyor sorun ama sadece günü kurtarıyoruz. Aslına bakarsanız futbolun en zayıf halkası hakemler. Karşılaşmalarda kaybeden takımların kurbanı oluveriyorlar birden. MHK, radikal kararlar alsın diyoruz. Tamam ama verilen cezalar sınırlı. Hakemin kariyeri son bulsun istiyoruz. Peki her hafta bir hakemin kariyeri son bulursa, lig ne olacak. Nasıl tamamlanacak Süper Lig... Bu sorular geliyor aklıma. Gelelim DG Sivasspor-Galatasaray karşılaşmasının olay hakemlerine. TFF tarafından “VAR” hakemi Özgüç Türkalp'in hakemlik kariyerinin bitirilmesine kesin gözüyle bakıldığı ifade ediliyor. Karşılaşmanın orta hakemi Erkan Özdamar'ın ise sezon sonuna kadar herhangi bir maçta düdük çalmaması bekleniyor. Verilecek olan cezaları tartışabiliriz. Kiminiz çok ağır, diye düşünebilirsiniz cezaları. Ama örnek teşkil etmeli cezalar. Bir sonraki karşılaşmada başka bir hakem yapmamalı böyle hatalar. Yaparsa kariyerinin biteceğini bilmeli. Renklere göre maç yönetmemeli, hakemler. Doğru neyse kural neyse ona göre düdük çalmalı. Bir “şehrin” ve “takımı”nın kaderiyle oynamamalı.