Üniversite ile ilgili haberlerimizden dolayı, bir zamanlar tanıdığımız ve değer verdiğimiz yöneticiler ?Biz buralara kolay gelmedik, neden ağabey dediğimiz insanlar böyle yapıyor?? biçiminde güya sitem bildiriyor. Bir müddet önce, üniversitede bu kişi ile karşılaşmıştık. Çayını zaten içmezdim ama bir kuru selamı bile esirgemiş ve yüzüme bakmamıştı.Hakkımda olmadık iftira ve dedikodular üretmelerini, hayatını burnundan getirmek için ?emektar bir ağabeyleri?ne yaptıkları zulmü ise hiç saymıyorum. Dost edindiği, mevki makam verdikleri, itibar ettikleri ise, her fırsatta adam satan, her kılığa giren tipler. ?Ağabey? dedikleri insanların hangi sözünü dinlemiş, hangi tecrübesine kulak vermişler?
Evet, ?oralar?a kolay gelmediniz ama ?oralar? gerçekten bir şey değil? Özü temiz olan bir adamın o yüksek değer atfettiğiniz yerlere ihtiyacı yoktur. Her makam, sahibinin karakterini belirler ve tek başına hiç bir anlam etmez. İlk gününden itibaren mevki, makam ve çıkar paylaşımından başka hiçbir olumlu icraatını görmediğimiz ve buna karşı çıkan herkesin üzerine yedi koldan hücum eden bir yönetim anlayışı kimlerden oluşursa oluşsun, tam bir faciadır. Her adımda toparlamak, agresif tavırlardan vazgeçmek yerine: yönetimlerine emanet edilen insanları yerinden, ekmeğinden eden; haksız ve usulsüz bir şekilde yakınlarına kadro açan insanlarla bizim müşterekimiz varsa bile geçmişte kalmıştır. Bunların bizim dava anlayışımızla, millî değerlerimizle izahı mümkün değildir.
Sıradan insanların yaptıkları kusurlar, kendine ve çevresine; sorumluluk sahibi mevkilerde olanların kusurları ise herkese ve her şeye zarar verir. En başta inandığımız değerleri incitir. Kapı girişlerine monte edilen, gelene gidene hakaret yağdıran ve hiç tanımadığımız insanların, çok özel niyetlerle seçilmiş olduğu artık aşikâr hale gelmiştir. Ortada ?Biz? diye bir şey de, ?Bizlik? bir durum da yoktur. Makama ve imkâna kavuşunca uçan kuştan selam, geçen yolcudan hürmet bekleyen; bunu görmeyince ?öfke? krizine girenlerin, zaman içinde uzaktan yakına doğru her kesimle bağı kopar ve kopmuştur.
Neredeyse düşman olarak nitelemediğiniz adam kalmadı, kala kala bir ?mutlu azınlık? kaldı diyeceğim, o da yok. Göründüğü kadarıyla mutlu değilsiniz, mutsuz olmanızın sebebi ise giderek artan oranda düşman kazanmanız ve yaptığınız her işin ?usul? açısından tartışmaya açık olmasıdır. İki yıl geçti ve çözüm bekleyen genel dertler yerinde dururken, dertlilerin sayısı da artmaya başladı.
Oralarda hava nasıl bilemem ama bizim baktığımız yerden sadece bir takım ?havalı? insanlar görülmektedir. Heva ve hevesini tatmin için yaşayan bir takım insanların eylemlerini örtmek veya hoş görmek bize yakışmayacağı gibi, yapanların da yarın ayağına dolanacaktır.
Biz de bugünlere kolay gelmedik. Bizim Sivas Gazetesi´nin başına FETÖ tezgahıyla gelmeyen kalmadı. Mücadelemizde ise yanımızda olmak bir yana herkes iş birliği yaparak makam, mevki avcılığına düşmüştü. Bendeniz başta olmak üzere, başyazarımız, yazı işleri müdürümüz nahak yere cezalndırıldı. Kimse merak edip olan biteni sormadığı gibi, hakkımızda en yakın zannettiğimiz insanlar bile olmadık yalan ve iftiralar üretti. 15 Temmuz sonrası, iyi anlaşılması gereken bir zaman dilimidir. Milyonlarca insanın çektiği acıların, zulümlerin birilerince ganimete çevrilmesine asla razı olmayız. Geldiğiniz makamları gerçekte size kazandıran 15 Temmuz şehitlerinin kanlarıdır.