“Ne zaman?” diye bir soru sorulsa, cevabımız hemen hazırdır:
      “Sonra!”
       Bu iş, bir an önce yapılırsa daha iyi olur şeklindeki bir söyleme, “Ne acelesi var kardeşim!” der, kulak ardı ederiz. Hayatımız, yapılacak işler listemizin kabarıklığıyla gelir ve geçer… 
       Ertelemek ve erteledikten sonra yine ertelemek... Sonralar peş peşe... Ve neticesinde ortaya çıkan pişmanlıklar. Üzüntüler, hayıflanmalar, umduğunu bulamamalar... Aslında acele etmemiz gereken o kadar mesele var ki... Saymakla bitiremeyeceğimiz türden. Acaba hayatımızda “iyi ki yapmışım” diyebileceğimiz davranışlarımız ne kadar? Yoksa “keşke zamanında şöyle şöyle yapsaydım!” diye mi geçiyor şu kısacık ömrümüz…
      Hayatta yapmamız gereken işleri ertelemek gibi bir lüksümüzün varlığını kulağımıza fısıldayan kim? Yarından ne kadar eminiz? Hayat insanlara karşı çok mu güler yüzlü? Her şeyin bir anlık olduğunun farkında mıyız?
      Herkes, Bazıları, Birisi ve Hiç kimse arasında geçen aşağıdaki vakayı bilmeyen yoktur ama yine de hatırlayalım… Zira hatırlatmak insana fayda verir… İnsan ki unutandır…
      “Çok önemli bir iş vardı. Herkes, Bazıları’nın bu işi yapacağından emindi. Birisi yapabilirdi, ama Hiç kimse yapmadı. Bazıları buna çok sinirlendi. Çünkü bu Herkesin işiydi. Herkes de Birisi’nin yapacağını düşünmüştü. Ama Hiç kimse, Herkes’in bunu yapamayacağını sezememişti. Bu hikâye, Birisi’nin yapabileceği bir işi Hiç kimse yapmayınca Herkes’in, Bazıları’nı suçlamasıyla sona erdi.”
       Yapılacak işlerimizi hiç kimseye devretmeden, kimseden bir şey beklemeden yerine getirmeliyiz. Ve bunu da ertelememeliyiz... Kendi yapmamız gereken sorumlulukları başkalarından devretmemeliyiz…
     Birinin kalbini mi kırdın kardeşim. Hemen gidip gönlünü almalısın. Bir karar almanın eşiğinde misin? Hemen kararını alıp uygulamaya geçmelisin… İyilik mi yapmak istiyorsun. Hemen iyiliğini yap ve denize at. Bir çocuğun başını mı okşayacaksın. Hemen okşa. Bir yetimi mi sevindireceksin. Hemen sevindir. Hedeflerin doğrultusunda umuda yelken mi açacaksın. Hemen yola çık. Arkadan bile bakma...
      Ayrıca yapılacak işleri büyük veya küçük diye de sınırlandıramayız. Nitekim küçük işler de bir araya gelerek büyük işleri teşkil eder. Küçük günahların birikerek büyük günaha dönüşmesi misali… O halde büyük veya küçük demeden, önemli veya önemsiz ayrımı yapmadan her işimizi zamanında ve gereğine uygun olarak yerine getirmeliyiz.
        Yarın için, bugünden çalışmaya başlamalıyız. Düne ait ne varsa dünde bırakarak...  Çıkmalıyız artık kafesimizden. Kırmalıyız zincirlerimizi. Boş bir hayattan ziyade, dolu dolu bir ömür geçirmeliyiz. Varlığımızın Yüce Yaratıcı’nın gözetimi ve denetimi altında olduğunu da bilmeliyiz ama… Ve yaptığımız işlerin bizi O’na yaklaştıracak türden olmasına ayrıca dikkat etmeliyiz… Zira biz O’na yürüyerek gidersek, O bize koşarak gelir…
     Şunu bilmeliyiz ki, hayatı ertelemeden yaşamak erdemdir, fazilettir, huzurdur… Bu kutlu yolculuk için hemen şimdi azığımızı alıp, çıkmalıyız yola… Zira yolun bittiği yerde başarı ve mutluluktan yana her şey var. Ve ey hayatını ertelemeyen insan, sen o mutluluk diyarında bekleniyorsun.