İslam üzerine yapılan bütün itikadî tartışmalar, "güzel ahlak" ile ilgili her çeşit muaşereti örtmek ve gündemden uzaklaştırmak için geliştirilmiştir... Piyasadaki ahlaksızları semirten ve dinden kazanç sağlamasına imkân açan bu propagandist tutum, kesinlikle Türkiye mahreçli değildir... 
Çok yönlü bir algı yönetimi söz konusudur ve propagandistlerin hepsi de aynı dil ve kelimeleri kullanır. Eleştiri odakları aynı satırlar ve cümlelerdir. Bu elbette yeni bir şey olmamasına rağmen; FETÖ darbe teşebbüsünün bastırılmasından sonra, artırılmıştır! Çapraz savaşın yeni bir matrıkse geçişi gerçekleşmiş; çok yönlü taarruz var olan bir zemine kaymıştır...
Türkiye´deki dinî eğitimin kültürel alt yapısı zayıf bir insan kadrosuna ve okumaya, tefekküre imkân vermeyen bir eğitim anlayışına mecbur kalışı en büyük talihsizliktir. Bu talihsizlik şu an en acı meyvelerini vermekte; tüm insanlığın ihtiyacı olan ve tamamlanmış olan "güzel ahlak" süratle toplumsal hayattan çekilirken, islam sloganlara indirgenmiştir. Cahillerin açtığı itikadî tartışmaların baş aktörlerinin en kolay sığınacağı kale, selefîliktir. Bu kaleyi inşa eden güç İngilizler, tahkim ederek oradan müteradiflerine hız veren siyasete en yalın örnek ise Suudîlerin siyasî mezhebidir. Tarih boyunca biriken fesata müsait terminoloji ve malzemeyi uygun yollar ve hocalar vasıtasıyla yayarak, hurafelerle mücadele adı altında örtük bir dinsizleştirme gerçekleştirmiş oluyorlar. Dinsizleştirme, din varmış gibi gözükürken, sosyal hayata etkisinin sıfırlanma çabasıdır. Türkiye´de de, başka ülkelerde de sosyal medya buna geniş imkân sağlamaktadır. Sloganların, dinî kitaplardan devşirilmiş olması özellikle gençleri aldatmakta ve tembelliğe sevk etmektedir. Bilinç halinin olmayışı söz konusu olabilir ki, bu daha vahimdir; "ilmî görünümlü" aldatma, okumanın yollarını kesmektedir.
"Hoca" unvanlı şahsiyetlerin, hap ve ökse biçimine getirdiği vecizeleştirilmiş sözler: başta Kur´an olmak üzere, tüm islamî kaynakları ve umran birikimini örtmek, haberdar etmemek için kurulan tuzaklardan başka bir şey değildir. Modernitenin zihnî, kapitalizmin fiilî işgali altında bulunan tüm islam ülkelerinin hikâyesi aynıdır ve aynı şeyler yaşanmaktadır. Dönem dönem değişmeler olabilir ama değişmeler harici manipülasyonlarla ilgilidir, esas değişmez.
Çok dikkat çeken bir husus ise, İslam üzerine yaptıkları itikadî tartışmaların tamamının, eski oryantalistlerde, yeni oryantal ajanlarda moderniteye uyum sağlayamamanın ve kapitalist olamamanın rasyonel nedenleri üzerine inşa edilmiş olmasıdır. Önce tarihi malzemeden bir ?akıl alanı? devşirilmiş, sonra bu ?ortak akıl? haline getirilmiştir. En kritik hamle ise bunun islamî eğitim kurumlarına yayılmasıdır. Şu an görülen şey, büyük bir dağınıklıktır. Konuşmadan, fikir teatisinden, ilmî terbiyeden uzak tipler; kendi dinlerine ?gizli el? tarafından problem alanı olarak sunulan konularda didişmektedir.
Milyonlarca bilinci yaralanmış insan, din adamı yahut din âlimi mağdurudur. Konuyu tek örnekle toparlayamayız, ansiklopedik çalışma yapmak gerekebilir; kaynak olarak Hz. Google yeter... Her çeşit cübbeli cübbesiz, radikal yahut gelenekçi saha elemanının profilini temsil edebilecek bir misal vermeye çalışalım: C. hoca veya C.´li hoca gibiler, hakikî bir ilmî vasatta ya züppe, ya hoppa olarak değer bulabilir. Züppe, göze batmak için uçuk kaçık işler yapar, ilgi toplar; hoppa ise kıymetli olanı hafifleştirir. Samimi olduğunu düşündüğüm müslümanların bunların peşinden sürüklendiğini görmek ise yakıcıdır.