MEDENİYET VE KÜLTÜR
Aydın, toplumların canlı tarihidir.
Gerçekler, aydının değil halkın elindedir.Halk, aydınlığı kaldıramazsa halk biter, aydınlık kalır.
Türkiye’de Tanzimat’tan itibaren medeniyet ve kültür arasındaki ilişki tartışılıyor.Bütün tartışanlar öncelikle bu iki bazen nesnel bazen soyut olan kavramları tasvir etmeye yarayan karekter ve imaj düzlemi üzerinde tartışmışlardır. Halbuki bu iki kavramı şahsı imajlarla değil tarih ve değerler sistemi içinde ele alınmış olsaydı sonuç daha objektif olurdu.Bu bir anlamda katı ve şahsi bir gerçeklikten toplumsal kıyaslamaya da götürecektir. Soyut şemaları, soyut resimleri somutlaştırmak için önce halkın geleneksel olanını içselleştirmek gerekir. Bu yöntem tam anlamıyla Batı’nın usul ve kaidesinin yerli araştırmacılarda yansımasından başka bir şey değil. Asıl problemin bu usullerin olduğunu anlayan bir veya bir kaç araştırmacı, bu kavramların toplumsal ve mekansal yerlerine oturtmayı başardılar. Birinci gruba giren araştırmacılara ilk örnek, Gökalp, ikinci gruba giren araştırmacılara ilk örnekler ise Mümtaz Turhan ve asistanı Erol Güngör’dür.Türk aydınlarını Garb’in zahiri tahlilinden kurtaran bu iki bilim insanı halen şükrana şayan iki araştırmacıdır. Çünkü kendi toplumunun bütün değerlerini bire bir yaşayarak içselleştirmişlerdir.Bir başka ifadeyle bu iki aydında, Anadolu’nun büyük ve yekpare maneviyatı ve ruhu vardır.
İlk sırada bahis ettiğim araştırmacılar cetlerini tanımamalarına rağmen yine tanımıyacakları gelecek nesillere şekil vermeye çalışmışlardır. Halbuki son iki araştırmacı, cetlerin mağfiret iklimini bildikleri gibi, geleceklere bu iklimi bad-ı saba rüzgarıyla taşımayı meslek edinmişlerdir. Fakat onlarında ölümüyle rüzgar yok oldu ve birincilerin arzuladığı Batı tip nesil ağırlıkta bir toplum doğdu.
Medeniyet, bir toplumun üst değeridir. İçerisinde tıpkı meyvenin içine gizlenen öz su gibi maddi ve manevi değerler gizlidir. Medeniyet meyvenin kendisi, kültür ise bu meyvenin öz suyudur.Kültür ise maddi ve manevi değerlerin meyvesidir. Dolayısıyla kültürde kendi içinde yine meyvenin vitamini gibi maddi ve manevi değerleri saklar.Medeniyet ve kültür bu kadar iç içe geçmiş iken, ikisini birbirinden ayırmak, Türkiye’de Gökalp’le başlamış ve günümüze kadar tartışılarak gelmiş ve halen her iki kavram layık olduğu yere tam oturtulamamıştır. Erol Güngör bir nebze yaklaşmış fakat iki kavramı sosyolojik gerçekliğine koymaya ömrü vefa etmemiştir.
Medeniyet-kültür ilişkisine yukardaki mana ile bakıldığı takdirde, batı medeniyeti ve batı kültürü, Türk medeniyeti ve Türk kültürü gerçekleri ortaya çıkar. Ve böylece batı medeniyetini almak demek onun kültürünüde almak demek olduğu bariz bir şekilde ortaya çıkar. Basit bir örnek vermek istenirse, kılık kıyafet medeniyeti ve kültürüne bakabiliriz. Fört şapka batı kültürünün, fes ise doğu kültürünün iki kıyafetidir. İkiside öyle veya böyle modern tekniklerle bir terzi atölyesinde üretilmiş olsun.Bu iki ürün, ister anadoluda ister avrupanın bir ülkesinde de bir parakende mağzasında satışa çıkaralım. Bir müşteri gelse fört şapkayı, başka bir müşteri ise fesi tercih etse. Her iki müşteride aslında kendi kültürlerini tercih ederek tüketici davranışında bulunurlar. Fört şapkanın ve fesin hem üretim safhası hemde tüketim safhasının toplamı medeniyet kavramını oluştururken, tüketicin o ürünleri kullanmak için tercihleri ( tüketimleri değil) kültürü oluşturmaktadır.Tüketim maksatları şayet ağır basarsa, bu kez o ürünlerin fayda ve maliyet analizine girilir ve fört şapkayı tercih eden, bu beni güneşten korur onun için alayım. Diğer müşteride derki fört şapkayı alırsam namazda secde edemem, ama fesi alırsam namazda hem takke yerine geçer hemde secde etmem kolay olur. Tüketim değerli yapılan bu davranış öz itibarıyla kültürel tercihtir.Burada esas olan üretim ve tüketim tekniği değil, üretim ve tüketim kültürünün eş anlı ve birbirinin içine gizlenmiş şekilde, Anadolu medeniyeti ve Batı medeniyetidir. Davranışın fert bazında subjektifliği, kültürken, toplum bazında objektifliği medeniyettir. Anadolu medeniyeti, toplumu, fes kültürü ise ferdi bağlar.Aynı batı medeniyeti batı toplumunu fört şapka tercihi ise o toplumda yetişen ferdin bireysel kültürü temsil eder. Bu cümlelerden hareketle denilebilir ki, medeniyet bireysel kültürün toplamıdır. Yani Türk medeniyeti denildiği zaman aklımıza hemen Türk bireylerinin üretim ve tüketim kültürünün toplamı aklımıza gelmelidir.Bu nedenle üretim ve tüketim kültürü iktisatta, birey ve birim olarak ayrılmış ve hatta subjektif ve mikrolaştırılmıştır. 
DEVAM EDECEK