Çocukluk dönemi, bağışıklık sisteminin geliştiği ancak enfeksiyonlara en açık olunan süreçlerin başında geliyor. Özellikle kreş ve okul ortamlarının hareketlenmesiyle birlikte, vücutta aniden beliren kızarıklıklar anne ve babaların en büyük kabusu haline dönüşebiliyor. SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Uzm. Dr. Zeynep Göktürk Erdoğan, bu döküntülerin basit bir alerji değil, ciddi viral enfeksiyonların habercisi olabileceğini vurguladı.
Derideki her kabarıklığın veya kızarıklığın dikkatle incelenmesi gerektiğini belirten Erdoğan; döküntünün rengi, yayılım yönü, eşlik eden yüksek ateş ve ilaç kullanım geçmişinin doğru teşhis için anahtar rol oynadığını ifade etti. "Döküntü deyip geçmemek gerekir; noktasal kanamalardan içi sıvı dolu lezyonlara kadar her değişim, vücudun verdiği bir imdat çağrısı olabilir" diyen uzman isim, ebeveynlerin gözlem yeteneğinin hayati önem taşıdığını hatırlattı.
TOKAT ATILMIŞ YÜZDEN SUÇİÇEĞİNE: HANGİSİ NE ANLAMA GELİYOR?
Çocukluk çağında görülen döküntülü hastalıklar, aslında kendilerine has "imzalar" taşıyor. Örneğin, halk arasında 'beşinci hastalık' olarak bilinen eritema infeksiyozumda çocuklar, sanki yüzlerine bir tokat atılmış gibi parlak bir kırmızılıkla karşımıza çıkıyor. Öte yandan, el içi ve ayak tabanında su dolu kabarcıklarla seyreden el ayak ağız hastalığı, ağız içindeki ağrılı aftlar nedeniyle miniklerin beslenmesini imkansız hale getirebiliyor.
Uzm. Dr. Erdoğan, özellikle kızamık ve suçiçeği konusundaki risklere dikkat çekti. Kızamığın yüksek ateş ve öksürükle başlayıp vücuda yayıldığını, suçiçeğinin ise kaşıntılı yapısı nedeniyle bakteriyel enfeksiyonlara zemin hazırlayabileceğini belirtti. Ayrıca, gebeliğin ilk üç ayında büyük risk teşkil eden kızamıkçık ve 3-4 günlük yüksek ateşin ardından aniden beliren altıncı hastalık (Roseola Infantum) gibi tabloların, mutlaka bir hekim gözetiminde takip edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
EBEVEYNLER İÇİN ALTIN KURALLAR VE AŞININ GÜCÜ
Hastalık sürecini yönetmek, en az teşhis kadar kritik. Dr. Erdoğan, döküntülü bir hastalıkla karşı karşıya kalan ailelere pratik ve etkili önerilerde bulundu. İlk kural: Tırnakları kısa tutun! Özellikle kaşıntılı hastalıklarda cildin tahriş olmasını ve iz kalmasını önlemek için tırnak temizliği büyük önem taşıyor. Bol sıvı tüketimi ve hekim önerisiyle kullanılan losyonlar ise sürecin daha konforlu atlatılmasını sağlıyor.
Uzm. Dr. Erdoğan, ülkemizde başarıyla uygulanan çocukluk çağı aşı takviminin önemini şu sözlerle özetledi: "Kızamık, kızamıkçık, suçiçeği ve kabakulak gibi hastalıklar, rutin aşılamayla kontrol altına alınabiliyor. Aşı, sadece çocuğunuzu değil, tüm toplumu korur." Unutmayın; döküntüler bulaşıcı olabilir, bu yüzden çocuğunuzu okula veya kreşe göndermeden önce mutlaka bir uzmana danışmalısınız.
