2010 yılından beri Sivas’ta yaşıyorum.
Yani tam tamına 15 yıldır…
Bu şehirde geçirdiğim yıllar boyunca her bir taşın, her bir sokağın bir hikaye anlattığını gördüm.
Sivas, bizim için sadece bir şehir değil… geçmişin, kültürün ve inancın iç içe geçtiği bir yaşam alanı.
Ancak son zamanlarda bu eşsiz şehirde içimi burkan bir değişim yaşanıyor:
Merkez Cami ya da bilinen adıyla Protokol Cami.
Evet, herkes gibi ben de eleştireceğim.
…
Açıkçası, camiyi ilk gördüğümde içimde buruk bir his oluştu.
Millet Bahçesi’nin ucunda, Kale Camii’nin hemen arkasında yükselen bu büyük camii, hem modern mimarinin gücünü hem de Sivas’ın tarihi dokusundan uzak duruyor.
UNESCO’nun “uyumsuzluk” gerekçesiyle kenti Geçici Dünya Mirası Listesi’nden çıkarması, tarihi kimliğini zedelemiş durumda.
Aynı zamanda Sivas’ın kültürel mirasının gelecek kuşaklara aktarılması umudu gölgelenmiş hale geldi.
Bu caminin yapılması kararı iyi niyetle alınmış olabilir; ancak keşke Sivas’ın tarihi dokusuna daha uyumlu, kentin ruhunu yansıtan bir proje tercih edilseydi.
Değerli okurlarım şunu hiçbir zaman unutmayın.
Şehirlerin güzelliği sadece binaların yüksekliğiyle değil, o binaların şehrin kimliğiyle ne kadar örtüştüğüyle ölçülür.
Bilenler gözünde canlandıracaklardır:
Konya’daki Mevlana Müzesi, şehrin manevi atmosferiyle bütünleşmiş, hem tarihi hem de kültürel kimliğini yansıtan bir yapıdır. Safranbolu’daki geleneksel Osmanlı evleri, hem mimari olarak özgün hem de kentin doğal dokusuyla tam bir uyum içindedir. İstanbul’da Süleymaniye Camii, tarihi yarımadada hem görkemli hem de çevresindeki yapılarla uyum içindedir.
Merkez Cami’nin yükselişi, belki bir güç ve ihtişam göstergesi olabilir ama Sivas için asıl güç, geçmişini geleceğe taşıyabilme kabiliyetindedir diye düşünüyorum.
2010 yılından beri burada yaşayan biri olarak, bu şehri her gün biraz daha seviyor ve geçmişine daha çok sahip çıkılması gerektiğine inanıyorum.