(YAVUZ BÜLENT BAKİLER)
Selahattin Gümüş: “Anlaştık, tamam!” dedi. Vali Celal Kaya Can benim konuşmama bir tek cümle bile katılmadı. Ağzını açıp bir kelime olsun söylemedi.
Selahattin Gümüş huzurdan ayrıldı. Ben de valimize sabahleyin il ve ilçe teşkilatlarımızı toplayacağımı ve hep birlikte partiden istifa edeceğimizi bunu bir telgrafla başbakanımıza bildireceğimi söyledim. Bu istifa işini, bütün ilçelerimizde de sağlayacağımı belirttim.
Bir gün sonra A.P. il ve idare heyetlerini toplantıya çağırdım. Üniversite konusunu uzun uzun anlattım. Cumhuriyet Üniversitesinin Samsun’a kaydırılmasıyla kayıplarımızı uzun uzun anlattım. İl idare heyetimiz benimle birlikte istifa edeceğini açıkladı. İlçe idare heyetimizin başkanı Abdullah Göçeri idi.
- “Biz istifa edersek yeni il ve ilçe idare heyetlerini rakiplerimize kurdururlar” dedi. Ona ve arkadaşlarına anlattım ki kimse bu vebalin altına giremez. Onların gafletini ve ihanetini halkımıza anlatırız. Halkın önüne çıkamazlar, konuşamazlar olan sadece bana olur. Ben önümüzdeki seçimde de milletvekili seçimine katılacağım. Genel merkez benim adaylığımı veto edebilir. Umurumda bile değil Sivas’a Cumhuriyet Üniversitesi kurulsun da, Genel Merkez, bana ne ceza verirse versin. Vallahi umurumda bile değil!
Uzun müzakerelerden sonra il ve ilçe teşkilatları olarak partiden istifa kararı aldık. Sonra bütün ilçe teşkilatlarımızın başkanlarını da Sivas’a çağırdım. Durumu çok etraflım olarak onlara da anlattım. İstifa kararımıza onlar da katıldılar.
Bu arada günlük SEBAT gazetesinin özel baskısı da elime geçti.
Ben de Başbakan Süleyman Demirel’e Sivas’ta mükemmel bir istifa telgrafı çektim. O telgraf metni aynen şöyledir:
Sayın Süleyman Demirel
Başbakan/Ankara
Sivas’a kurulacağı tarafınızdan açıklanan Cumhuriyet Üniversitesinin Samsun’a Kaydırılması üzerine Adalet Partisi Sivas İl ve İlçe İdare heyetleri, Adalet Partisi dokuz ilçe teşkilatlarınız, Adalet Partisi Belediye Meclis Üyelerimiz topluca partiden istifa etmişlerdir. Bizleri böyle bir karar almaya sevk eden yeni gelişmeleri, binlerce defa teessürle karşılıyor durumu size arz ediyorum.
Yavuz Bülent Bakiler
Biz İl ve İlçe teşkilatları olarak böyle bir karar almamızdan haberdar olan Senatörümüz Nurettin Ertürk beni çağırdı.
Belediye otelinde kalıyormuş. Bana dedi ki:
-Yavuz Bülent! Bu üniversite konusunda yanlış bir davranış içerisindesiniz, İl ve İlçe teşkilatları büyük bir vebal atına giriyor. Yarın bu Cumhuriyet Üniversitesi Sivas’ta açıldığı takdirde öğrenciler, aynen Ankara ve İstanbul olaylarında olduğu gibi şehiri bulgur kazanı gibi kaynatmaya başlarlar. Parti olarak bundan çok büyük bir zarar görürüz. Yapma! Teşkilatları partiden istifaya zorlama! Sonra Sende vicdan azabı duyarsın!
Sivas’ta o Üniversite yüzünden çok zararlar görür. Yapma! Varsın Sivas Üniversitesiniz olsun ama huzurunu kaybetmesin! dedi.
Nurettin Ertürk’e itiraz ettim. Kararımdan vazgeçmedim. Aynı gün beni telefonla Ankara’ya çağırdılar. Çıkıp Ankara’ya gittim. Milletvekillerimizden Ziya Önder’i gördüm. Beni TBMM’de Başbakanın odasına götürdü. Başbakanın yanında başka milletvekillerimizle senatörlerimiz vardı. Başbakan istifa telgrafımı bana uzatarak bağırmaya başladı:
-Nedir bu istifa telgrafı Bülent! Diyerek öfkelendi.
Bende SEBAT Gazetesini açarak Başbakanın masasının üstüne koydum.
Manşette kocaman harflerle: “Cumhuriyet Üniversitesinin Samsun’a kaydırılması üzerine şehrimizde büyük infial.
Adalet Partisi İl binası taşlandı. A.P. İl Başkanı Yavuz Bülent yuhalandı!”
Diye yazılıydı.
Başbakan SEBAT gazetesinin sadece manşetine bakarak Gazeteyi bana doğru itti.
-Üniversite konusunu Sivas’ta neden açıkladın! Diye öfkelendi. Ben de:
-Efendim sizin temsilciler meclisinde yaptığınız açıklamayı arkadaş Sivas’ta arkadaşlarıma açıklamakla bir suç mu işledim? Diye sordum.
Başbakan çok öfkelendi. Yanındaki arkadaşlarına dönerek
-Bundan sonra konuşmayacağım arkadaşlar! Konuşmayacağım!
Yusuf Ziya Önder, ağzını açıpta tek kelime söylemedi söyleyemedi. Demirel yanında bulunan İhsan Sabri Çağlayangil’e döndü:
-İnsan Sabri Bey, konuyla siz meşgul olun! dedi.
Beraber dışarıya çıktık. İhsan Sabri Bey:
-Yahu siz çıldırdınız mı? Nasıl hep birlikte partiden istifa edersiniz! dedi.
-Gerçekten çıldırdık efendim! dedim. Üniversite için önce Sivas düşünülmüşken sonra neden Samsun’a kaydırıldı. Arkadaşlarımın hiçbirinde Parti için çalışma isteği kalmadı. Vurgun yemiş gibi olduk.
- Bu işi ben kesinlikle halledeceğim. Sivas’ı katiyen gözden çıkarmak yok. Hem Sivas’a hem de Samsun’a yeni Üniversiteler kuracağız. Sen git durumu arkadaşlarına müjdele istifalarınızı geri alın! Söz size.
Sivas’a dönünce durumu arkadaşlarıma anlattım. Yeniden kolları sıvadık. Cumhuriyet Üniversitesinin kurulmasında ufacık bir gayretim oldu.
Üzerinde duracağım ufacık bir nokta var. Üç Üniversitemiz bana Fahri Edebiyat Doktoru unvanını verdi. İkisi Azerbaycan Üniversiteleridir. Birisi Çanakkale Üniversitemizdir. Şiir ve nesir kitaplarım üzerinde 20 Üniversitemizde Doktora ve Lisans çalışmaları yapıldı. Sivas Cumhuriyet Üniversitemizden hiçbir kıpırdama olmadı.
Sivas’ta Üniversitemize mensup bazı arkadaşlarımın yanında sitemde bulundum.
-Yahu bu ne biçim iştir! Azerbaycan’da, Çanakkale’de Üniversitelerimiz benim için lütufta bulunuyorlar bana, fahri edebiyat unvanını veriyorlar. Gördüğünüz gibi ben o unvanları katiyen kullanmıyorum. Fakat bizim Üniversitemizde hiçbir hareket yok. Bu nasıl iştir Allah aşkına!
Benim o sitemimden sonra, bizim Cumhuriyet Üniversitemizde bana ve Müjgan Üçer’e fahri Edebiyat unvanını lütfetti. Sağ olsunlar.
(SÖZÜN DOĞRUSU KİTABINDAN)