içimdeki tarifsiz telaş bir anda bitti sanki. Bütün işlerimi neticelendirmiş gibi bir hisse kapıldım. Bir anda kaygılandığım dünya işlerimin yerini kulluk muhasebem almıştı. Ve bu muhasebeyi yaparken dalga dalga huzur hâkim oldu tüm benliğime. Yüreğimi yokladım. Ne kırgınlıktan, ne de üzüntüden hiçbir eser kalmamıştı. Yüreğimin derinliklerinde bir gül bahçesi vardı, kapısının üstünde muhabbetullah yazan. O gül bahçesine girmek yerine, kapıdaki dikenlerle uğraşan benliğim sorguluyordu kendini usulca. Sonra doğruldum baktım etrafıma, şükür gelmişti şehri ramazan ve benliğim ramazanın boyasıyla boyanmıştı. Yaşadığım şehir şahitti ramazanın gelişine. Misafir etmişti en güzel yerine. Sonra tekrar başım önüme eğildi. Tefekkür ettim. Bu ömrümün kaçıncı ramazanıydı? Memnun edebilmiş miydim diğerlerini? Zor bir soruydu bu ve yankı buldu bütün bedenimde. En azından bu ramazanı memnun edebilseydim. Daha başındayken kıymet bilmek, orucu incitmeden tuta bilmek? Ya da oruca dönüp tut beni ey oruç demek? Boş işlerden, TV başında geçen ömürden, yerli yersiz alınganlıklarımızdan, baş edemediğimiz bağımlılıklarımızdan? Tut beni ey oruç demek. Ramazanla bütünleşmek, gündüzünün ayrı gecesinin ayrı kadrini kıymetini bilmek, uykuya teslim olmak üzere olan gözlerimize uykunun esiri olmadan teheccüd namazı için alınan abdestle irkilmek ve dönüp gözlerimize uyan ey gözlerim gafletten uyan diye fısıldamak? Gece sukutu sever, sessizliği sever. Gecenin içindeki geceyi fark etmek? Seher vakti gözlerimizi kapatıp efendimize salat selam göndermek ve ramazana dönüp iyi ki geldin hoş geldin demek? Ve ramazana anlatmak; öyle yorulmuştum ki bu söz dinlemez nefsin oyunlarından diye? Bütün dertleri, tasaları, kaygıları? Ve sonra dinlenmek, düşünmek, kısacası ramazanın kimliğine bürünmek? Ve ramazana söz vermek, -Ey ramazan! Yakup´un Yusuf´u sevdiği gibi sevdim seni. Senin kokun benim gafletteki âmâ gözlerimi açar elbet. -Ey ramazan! Seneye gediğinde seni daha iyi karşılamak için dua ediyorum şimdiden. -Ey ramazan! İncinme kırılma bana eksiklerimden dolayı. -Ey ramazan! Mahşerde karşılaştığımızda razı ol benden, razı edemesem de seni. Ben aciz bir kulum sen ise Rabbimin rahmetiyle, mağfiretiyle kuşanmış bir aysın, Ey ramazan!..