Uydurma laflara karşı dilde rahatlık, kulakta hoş sada ab-ı hayatlar… Sivas tabiri çeşmeler… Farsça olsa da Türkçemize yerleşmiş en güzel kelimedir çeşme, biraz kibarcası pınardır, pınarda Arapçada ki ab’ı andırır, suyun gözü manasında…
Musa’nın manasında gizlidir su…Su ile gelen demektir Musa… Kur’an’da geçen kıssasıyla müsemma Musa, su ile gelmiş, su gibi hayat ile akıp, mücadelesini vermiş Musa… Bir dirilişin, bir mücadelenin adıdır Musa… Ve ne güzel bir inkılaptır ki, su ile gelen Musa karşısında suda boğulan Firavun’un kıssasını hayretle okuruz Kur’an’da…
Mezopotamya’nın adıdır su kavgaları. Verimli olan coğrafya savaşların ana bölgesidir. Susuz bozkırlardan verimli arazilere akınıdır su ve diğer adıyla Anadolu… Ebediyen çıkmayacağımız bize yurt olarak bahşedilen Anadolu’nun adıdır su…
Bir İslam kültürünün ana temasında su ile karşılaşırız, Endülüs’te ki muhteşem çeşmelerde su havuzların fiskiyelerinde bir ninni havası verirken, oluk oluk akan borularda ab-ı hayatı ve temizliği bahşederken, fethedilen Anadolu coğrafyasında da yapılan medreselerde dekor havasında insanları kendine çekmiştir. Gökmedrese’de ki hayat ağacı motifinin altında ki o muhteşem çeşme çocukluğumdan beri beni en fazla etkileyen tablodur.
***
Çeşmelerin mekanında Sivas’ın da damgaları mevcut. Gökmedrese’de, mahallelerde insanlara ab-ı hayatı sunmuştur. Bulunan mihr-i vefa ile Sivas’a 63 çeşme ile bu su ikram edilmiş. Şeyh Çoban’da ki Kırklar çeşmesi bu civarda ki halkın vazgeçilmezi olmuş, şifalar dualarla talep edilmiş. Vakıfların altına yapılan çeşmeler unutulur mu? Paşa Camii yanında ki Vakıflar binasının altında ki Tellipınar Kepenek suyu 80’lere kadar doyumsuzdu, sonrasında damaklarımız arar oldu o suyu…
Ulu Caminin ilerisindeki çeşme göz göre göre kapandı, yok oldu, yıkıldı…
Cumhuriyet dönemi çeşmesi ise Demirağ kardeşlerin yaptıkları Sivas Tren İstasyonundaki Mühürzadeler çeşmesidir ki, her yolum düştüğünde çocukluğuma ulaşmak istercesine kana kana o sudan içerim. 
Mahalle çeşmelerimiz, su kesintileriyle birlikte ucu bucağı gözükmeyen sacdan yapılma sitiller sırası. İnsanlardan çok göze çarpan sitiller ve sonrasında yerini bıraktığı plastik bidonlar. Delinen yerlerine yapıştırılmış, kapkara sakızlarla kirli kirli bidonlar… Ve kavgalar, şamatalar…
***
Sonrasında Sivas’a her evde tatlı su olacak söylemiyle birlikte kapatılan mahalle çeşmeleri, yıkılan çeşmeler ve ardından bu manada yok olan bir kültür!..
Bilinçsiz bir kullanımın olduğu bir gerçek, kabul…
Yıkanan arabalar, gece saatlerinde sarhoşların buluşma mekanları, demlenme alanları, kabul…
Halıların, kilimlerin ve dahi yünlerin yıkanma alanları olmasıyla çirkindi, kabul…
Ama gerçekte ab-ı hayatı yakalayanlar için büyük kayıptı mahalle çeşmeleri…
Küsen kepenek, darılan behrampaşa, üstünde tepinilen mihri vefa mutlaka Sivas’a tekrar kazandırılmalı bence…
Estetik ve tarih kokan bir havayla bezenmiş çeşmeler Sivas’a güzel bir hava katacaktır. Mahalle aralarında, cadde boylarında güzel ve estetik çeşmelerden akacak olan suyu araba yıkamak başta olmak üzere hoyrat bir şekilde kullanıma caydırıcı para cezaları ile bilinçli bir kullanıma yöneltmek hem idarecilerin, hem de bilinçli vatandaşların görevi olacaktır…
Aziz olan su ile çeşmelerin Sivas’ta tekrar buluşması dileğiyle…
Su gibi aziz olun efendim…