Türkiye´nin toprak büyüklüğü açısından ikinci büyük şehri? Çölden başka tarıma elverişli olmayan toprak yoktur. Çöl, suzuzluktan ötürü çöldür; su emzirirsen dirilir. ?Profesyonel vatansever?lerin yoğun olduğu bir şehirde, vatanseverliğin karşılığı ya arsadır, ya makam, ya gizli kapaklı rantlar?
Mutlu musunuz bilmem ama bu manzara bir avuç mutlu azınlığın hâkimiyetinde, susuzluktan kavrulan bir şehrin manzarasıdır. Birinizin teline değdiğimizde, refleks halinde hepinizin harekete geçmesi de dikkatlerden kaçmıyor. Bunun karşılığını daha önce söyledik: Paralel&Dikey şirketidir. Paralel denince hemen FETÖ´ye bakmayın; paralel yürüyüş halinde çıkar ilişkilerini sürdüren tekmil ucuzluğun tasviridir. Sofranıza oturmayanı, şebekenize girmeyeni de yine adi taktiklerle uzaklaştırmanın yollarını çok iyi bilmektesiniz.
Tehditler ve karalamalarla yıldırmaya çalıştığınız insanın, lütfen çıkar hanesine, mülkiyet ilişkilerine bir bakın. Hiçbir konuda sizin dünyanızla kesişen bir çıkar yarışım varsa söz bıyıklarımı keserim(!). Bıyıklarıma takanların haddi hesabı yok, bıyıklarımı geçtik yüzümdeki derin izleri bile batıyor. Ne yapalım sizin gibi aldatıcı badem bıyık bırakamam, yüzüm de ?parlak oğlan? yüzü değildir. Kaldı ki o izlerin çoğu kahkaha izi değil, çilenin gerdiği bir suratın çizgileridir. Vatanı profesyonelce sevenlerin kazanç hanelerinde gözü olanın gözü çıksın. Kendisinde ?hasetlik edilecek özellikler? varmışçasına ithamlarda bulunan köle ahlaklıların da defteri tutulur, benim de? Lüks kahvaltı sofralarında adımın geçmesinden de sadece utanç duyuyorum; çünkü istemeden adımla da olsa aranıza girmiş oluyorum.
Arzın imarı ve en az derecesiyle yaşadığı yerde bozgunculuğa karşı durmak birinci vazifem. Bu vazife; kent konseyinden, encümen azasından filan değil; dünya görüşümden kaynaklanmaktadır. Çölleşen bir şehirde, suyun aradığı adam olmayı, suyu arayan adan olmaktan daha fazla önemsiyorum. Çöl, illa kumlarla dolu ıssız kara parçası değildir. Binalardan başka hiçbir görüntü vermeyen, inşaatçılıktan başka iş alanının olmadığı bir kent çöldür. Avrupaî şehir hülyası ise bu çölde yaşayanların serabıdır. Seraptır, çünkü sanayisi sıfır noıktasındadır, seraptır çünkü tarıma elverişli toprakları bomboştur, seraptır çünkü bir güvenlk görevlisi olmak için yedi yüz kişi ekmek sırasına girmektedir. İnsansızlaştırılan bir şehri gökdelenlerle donatsanız ne olur ki? Toprağı işlenmeyen bir vilayetin merkezi, marketten ibarettir; kocaman bir market.
İsrailliler, şırıngayla su emzirerek dünyaya vatan nasıl imar edilir, öğretmektedir. Vtan nasıl sevilir onu da öğrenin. Tamamen Sivas´a mahsus bir Tarım Bakanı olsa, yirmi dört saat başını kaşıyacak zaman bulamaz. Bu toprakları vatan haline getirmek için var mı bir icraatınız? Ziraat üzerine, hayvancılık üzerine geliştirilmiş ve Sivas´ı şahlandıracak bir zemin üstünde neler ürettiniz. Hadi bana bir on yıllık plan gösteriverin. Sanayi denilince, temeli atılan boş bir dükkândan öteye geçmeyen işletmelerin istihdam rakamlarını açın ortaya; lütfen hilesiz olsun.
Hizmet kurumlarıyla övünmek işin hikâye kısmı ve aldatıcı? Hasta bir şehre hizmet sektörü vasıtasıyla uyuşturucu zerk etmeye siz kalkınma, gelişme mi diyorsunuz? Bunun adı uyuma ve esnemedir?
Şimdilik uyuyun ve esneyin bakalım!
Bir dönüşü mutlaka olacak ve sahte olmayan bir dönüşüm?
Meydanlar, vatan bilinciyle nasıl dolduysa; vatanı imar bilinciyle öyle dolacaktır!