Toplumları kalkındıran, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıran yegâne faktörün eğitim olduğu herkes tarafından kabul gören, inkâr edilemez bir hakikattir. Bir ülkenin dünya üzerindeki konumu ve gücü ne olursa olsun eğer o ülke, eğitime gereken önemi vermiyorsa geleceğinin pek parlak olmayacağı aşikârdır. Eğitime önem veren milletlerin ise istikbali her daim aydınlık, yolları hep açıktır.
        Okumayan, araştırmayan, üretmeyen, dünya üzerindeki gelişmeleri takip etmeyen, varlık sebebini anlamayan insanlardan meydana gelmiş bir millet geleceğe nasıl emin adımlarla yürüyebilir ki... Güçlü bir devlet olmak ve dünyaya yön verecek nitelikli bireyler yetiştirmek belli bir amacı, geniş bir düşünceyi ve stratejiyi gerektirmektedir. Bu da ancak eğitim sayesinde ete kemiğe bürünür…
        Eğitim; ferde bilgi, beceri ve alışkanlıklar kazandırma faaliyetleridir, diye tarif edilir. Bu faaliyet esnasında gösterilecek titizlik, bir bakıma eğitimin olumlu sonuçlanmasına vesile olur.
       Bireyin eğitiminde aile çok önemlidir. Zira çocuk ailesinden gördüğü olumlu veya olumsuz davranışları kendine örnek alır. Yani ki temel ne kadar sağlam atılırsa, bina o kadar güvenle yükselir ve hiçbir sarsıntıyla yıkılmaz. Birey gençlik çağına geldiğinde bocalamaya başlıyorsa, geçmişte kendisine eğitim hususunda gereken özen gösterilmemiş demektir. Bu durumun etkisi o şahsın hayatının sonuna kadar devam eder. Ve ortaya millî ve manevî değerlerinden habersiz, duyarsız, kültürüne yabancılaşmış bir kişilik çıkar. Neticede kaybeden o toplum olur.
 
       Orta Asya’dan Anadolu’ya geldiysek, dünyaya hükmeden güçlü devletler kurduysak ve bugün hâlâ güçlü ve etkiliysek buna vesile olanlar eğitimli ve nitelikli şahsiyetlerdir. Ve onlar büyük bir ihtiyaçtır; aranılan, her zaman bulunamayan, bulunduğunda ise değeri bilinmesi gereken...
        Eğitimle ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan bir tanesi de verilen eğitimin millî olmasıdır. Her yiğidin bir yoğurt yiyişişi olduğu gibi, her milletin de bir yetiştirilme tarzı vardır. Bir millet için önemli olan hususlar, bir başka millet için önem arz etmeyebilir.
       Eğitim insanlara bilgi, beceri ve alışkanlıklar kazandırma faaliyeti olduğuna göre çocuklar, gençler kendi kültürlerinden beslenmelidir. Nitekim kendi değerlerinden habersiz nesiller, başka milletlerin değerleriyle beslenirse zamanla millet olgusu ortadan kalkar. Ve neticede hüsran... Pişmanlığın fayda etmeyeceği bir hüsran... Kişilik olarak, şahsiyet olarak, toplum olarak, millet olarak değerlerine yabancılaşmış insanlar kitlesi. Özünden, sözünden, geleceğinden habersiz bir yığın insan... Oysa geçmişinden haberdar, millî bir eğitim alarak kendi kültürüyle yetişmiş insanlar topluluğu dünya ve milletler üzerinde daha etkili olurlar.
       Biz, millet olarak, “Kökü mâzide olan âtiyiz.” Nereden geldiğimiz ve geçmişimiz bellidir. Ancak geleceğimiz ve nereye gideceğimiz de çok önemlidir. Tek şeye ihtiyacımız var: İnsanlara; özünü, milliyetini, geçmişini, kültürünü, millî-manevî değerlerini en iyi şekilde aşılayacak, yolumuzu aydınlatacak nitelikli ve millî bir eğitim.