Hayat Ağacı Dergisi ile ilgili fikirlerim bellidir. Bu şehrin yüz akıdır ve Türkiye´nin en iyi şehir dergisidir. Dünya ölçeğinde bile takdir görüp görmeyeceğini zaman gösterecektir.
Sırf başından sonuna kadar derginin içinde olduğum için konuşmak, yazmak istemem. Ancak gördüğüm o ki, birinci derecede ilgili olanların işleri başından aşkın; ne dergi için tek söz söyleyen var, ne de Sivas´ın kültür hayatına katkısını dile getiren? Hayat Ağacı Dergisi, Sivas´ı kültür şehri yapmak sevdasıyla eski valilerimizden Sayın Hasan Canpolat´ın gayretiyle yayına başlamıştır. Derginin sahibi Sivas Hizmet Vakfı adına daima validir. Çıktığı andan itibaren memleketimizin maalesef yaygın kötü huyu ve huyluları devreye girmiş, burada anlatmaya gerek görmediğim garip çelmelemeler yaşamıştır. Bunların bir kısmına, sayın MEB bakanının danışmanı İbrahim Yasak Bey de şahittir.
Başta bugüne kadar gelen değerli valilerimizin sağduyusu, vakıf yöneticilerinin desteği ile yoluna devam etmiştir. ?Sivas´ı Sevmek?ten başka kusurları olmayan yayın kurulu üyeleri, tamamen meccanen emeklerini esirgememiş; gecelerini gündüzlerine katmışlardır. Yükün çoğunu Tekin Şener üstlenmiş ve çok büyük maddi ve manevi kayıplarına rağmen, yedi yıllık istikrarlı çizginin sürmesini gözlerinin son kalan nurunun sönmesi pahasına sağlamıştır. Tekin Şener için bir vasıf aranacaksa: ?Nöbetçi Sivas´lı? demek gerekir.
Yayın kurulunun bütün üyeleri değerli ama Sivas tarihinde açtığı parantez henüz hissedilmeyen Müjgan Üçer Hanım ise yayın kurulu üyeleri adına ?nöbetçi? idi? Allah şifa versin Kadir Üredi ağabeyimiz, nöbetçi yazar idi. Haluk Çağdaş dostumuz ise, bütün boş zamanlarını dergide geçirmekteydi. Geriye dönüp bakıyorum, aslında çok fazla değilmişiz; ileriye dönüp bakıyorum çok fazla değiliz. Aklıma şairimizin, ?Yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan/Ve ayrılık anneden, vatandan, arkadaştan!? dizeleri geliyor. Ayrılırız, ayrılmak insanın kaderidir; hayatımız aslında ayrılıkların hikâyesidir. Sonunda bu dünya denilen, geçici meskenden de ayrılırız. Ama bazı şeyler devam etmeli, özellikle güzel ameller, ustadan çırağa geçmeli ki: Biz ona gelenek diyoruz.
Sn. eski valimiz Âlim Barut da her biri ayrı kıymeti haiz valilerimiz gibi, her sayı çıktığında bizleri bir çaya davet ederdi, bütün mükâfatımız o olurdu. Ama yükün en ağırını çeken Tekin Şener ve derginin mutfağındaki arkadaşlar, o yorgun halleriyle bize hizmet eder, saygıda kusur etmezdi. Çok değil, daha iki ay filan önce, kimseden talepte bulunmaya yüzü kızaran Müjgan Hanım, Haluk Bey ve bendeniz, vali beyden randevu almış, Tekin Şener´in hiç olmazsa maddi olarak rahatlatılması için ricada bulunmuştuk. Samimi ilgilerini gördük ve oradan çıkıp Ak Parti´nin değerli il başkanı Ziya Şahin dostumuza uğradık, samimi yardım sözü aldık, teşekkürle ayrıldık.
Sonra, hayatımın en büyük sürprizlerinden biri: Tekin Şener, memleketimizin üzerine çöken mahut belaya istinaden açığa alınmış. Sabretmek düşer ama Bu memleketin Başkomutanı´nın, ?Gazi? cumhurbaşkanımızın yaveri tarafından hançerlendiği bir ülkedeyiz. ?Fetöcü? her yönü açık ve savunmasız bir dergi yönetmeninin başına böyle bir şey gelmesi, başka şeyleri düşündürür. Evet, düşündüm ve yazıyorum. İlgililerin tıpkı emir eri gibi, yaver gibi yanı başında duran ?paralel memur?ların oyunu olmasın! Yahut ne bileyim düşman nereden gelir bilinmez; başka ?kültür heveslisi? kadrolar ihbar mekanizması işletmiştir. İhtimaller o kadar çok ki, memleketin her taşının altına bir hain girmiş, her taşının altından da bir hain çıkıyor.  Şunu da düşündüm, biz FETÖ ile mücadele ederken, başka bir cemaat üzerimize lokal bir operasyon yapıyor olabilir. Şunu da söyleyenler oldu, Hayat Ağacı´nın ekibi değiştirilecekmiş, olanlar bu yüzden. Olabilir. Ne ekibi yahu, hiçbir gücü, arkası, dayısı olmayan, insanlarız. Sayın valilerin sahibi olduğu derginin yönetmeni bir garip devlet memuru, bizler de gönüllü çalışanlarız. ?Emekleriniz teşekkür ederiz!? derler ve üstümüzden bir yük kalkar. Düşünürüm; düşünmek hayat tarzım, yazmak amelim. Başkaca da bir hünerim yok.
Neler düşünmedim ki? Yeni değil, yıllardır eskinin paralel yapısı, şimdinin kanlı terör örgütü ile mücadele ettim, son üç yılım ise yoğun olarak tek mesaimdi. İki gün önce bütün yazdıklarımı topladım, yüz elli sayfayı aşkın bir kitap hacmini bulmuş. Aldığım tehditleri, yediğim cezaları Allah sevabıma yazsın dilerim. Karşılığında bir bardak çay bile istemem, ziyade olsun. İlk gün maaile meydandaydık, vatan evladı arasında; korunaklı mahfillede değil. Sivas, çok acı yaşamadı ama nöbet, nöbettir. ?Kozmik odaya bile girdim!? desem, profesyonel vatanseverler, ?Hadi ordan!? derler, diyeceklerdir. Ama doğru, şu an yazmam zarar verebilir ama mutlaka paylaşacağim, hem de tafsilatıyla. Bazılarının huzurunu da kaçıracağım belki ama az sayıda da olsa evlad-ı vatanın hafızasına aktarmalıyım.
?Derginin son sayısı çıktı!? haberini aldım ama 15 Temmuz işgal hareketi başladı. Telif hakkım olan dergilerimi bile alamadım ve ilk defa dergiye göz gezdiremedim. Gitsem belki de o hakkımı da kaybetmiş olabilirim, olabilir. Neler olmuyor ki? Gam yemem, onu da söyleyeyim.
Tezgâhımda çok sayıda kitap var gençler. Lazım olduğunda, o meşum gece yaptığım gibi hurma dalından asamı alır, yanınıza gelirim; hatta ilk nöbeti ben tutarım. Şimdi işime dönmeliyim! Bir son söz daha söyleyeyim: Gözümün nuru Hayat Ağacı Dergisi´de dâhil, bu şehirdeki bütün kültür etkinlerinden izzet-i ikbâl(!) ile ayrılma ve katılmama kararı aldım. Bir nevi tebdil-i mekân ediyorum. Varsa bazı ikbâl sahiplerine ve heveslilerine sevinç kaynağı olabilir, ikramım olsun. Kulları sevindirmek sevaptır. Ne yaver kılıklılar gördüm.
Bizim Sivas Gazetesi, tarihe tanıklık etti ve edecektir. Anadolu´da basın tarihi yazılırken, ayrı bir paranteze alınacaktır. Bu mücadeleyi kitaplaştırmak gerektiğini düşünüyorum. Son üç yıl beraber mücadele ettik. Paralel yapıdan çekmediğimiz kalmadı, yargılandık hüküm yedik. O da ?meccanen?dir, hayatlarında bir defa ?Allah için!? bir taşı yoldan kaldırmamışlara bu kelime çok ağır gelir. Bizim Sivas´ın daima yanında olacağım ama artık yazı yazmaya zamanım olur mu bilmem! Onu zaman ve gelişmeler gösterecektir. Paralel yuvası, Basın İlan Kurumu´nun gazetemize henüz ilan hakkını vermede direnmesini ve teftiş raporunu geciktirmesini endişeyle izliyorum. Bu şarkı burada bitmez.
?Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş,
Tazyî-i nefes eyleme, tebdîl-i makâm et.?
Hakkımı bütün yayın kurulu arkadaşlarıma ve Hayat Ağacı´na (,) kadar emeği geçen herkese varsa bir hakkım helâl ediyorum, kendilerinden helallik diliyorum.