İmam Hatip Liselerini nasıl tarif edildiği yakın dönem yasaklarından, üniversite sınavı katsayı uygulamasından bilinmektedir. Gerekçe başka türlü ifade edilse de özü “İmam hatipler dinci yetiştirmektedir!” hükmüne bağlanabilir. Bu okullar bir “misyoner mektebi” olsa idi, halk katında asla rağbet bulamazdı ve modernist çevrelerce de hasım muamelesi görmezdi. Türkiye’nin modernist kuvvetlerinin bütün rahatsızlığı; arka bahçeleri gibi gördükleri sivil alan ve resmî makamlarda ciddi sayıda kendilerinden farklı bir “inanış formu”na sahip insanların boy gösteriyor oluşu idi. Bunun derinden derine rahatsızlığını öylesine çekiyorlardı ki, post-modern postallılar hissiyatlarına tercüman olan darbeyi gerçekleştirdiğinde İmam Hatiplilik hedefin orta yerine konuşlandırıldı.
İmam Hatiplilerin ve İlahiyatçıların o günlerdeki savruk ve ezik halleri üzerine, çok ağır sözler söylemiş biri olarak, şimdi üzülüyorum. Çünkü İmam Hatip yahut İlahiyatçıları hayata tutunmaya çalışmalarındaki eziklik, sadece onlara mahsus bir hal değil idi… Dinî cemaatlerin tamamında baskı ortamı ve uydu kişilikler umumi görünümlerdir.
İmam Hatiplilere kolayca “Ruhsata sığınmak!” acziyetini yüklerken, kendimizin de onlara biçilen “yekûn hattı” dışında olmadığımızı unutmuştuk. Galiba, İmam Hatiplilerin biraz da kendilerinden kaynaklanan “bilecen müslüman” havaları, onlardan daha esaslı bir duruş beklememize neden olmuştu. Bu memleketin İmam Hatiplisi ile Liselisi arasında fark olmadığını bana post-modern darbe öğretti; aslında bunu modernist kuvvetlerin de bil-fiil öğrenmiş olması gerekir.
Ders alınmamışsa ayıp, ders alınmışsa henüz ortada ciddi bir tedbir gözükmüyor...
İMAM HATİP KİMDİR
Berat Demirci
Yorumlar