İnsanlar arasında yapılan rekabetin hududu sınırı yok. Eşimizin ne ölçüde sözümüzü dinlediğini anlatabiliriz. Örneğin, ben ne dersem o olur şeklinde bir açıklama kendi varlığımızın ispatta bize yardımcı olur gibi görünüyor.
Tabi bunu anlatırken eşimizin kendi kararlarını vermekte yeterli donanıma sahip bir birey olduğunu unutmamız yok saymamız gerekmektedir.
Ortak karar almak bir beceridir. Evlilik içinde oldukça önemli bir gerçektir. Bizim için önemli olan ´´EL -ALEM ´´ olgusunu anlatır dururuz. Hasretini çektiğimiz mevzuları sanki yaşıyormuş gibi .
Haksızlığa önce öz benliğimizle başlıyoruz. Sonra hayat yolculuğunda aynı sahneyi paylaştığımız partnerimize, daha sonra da dünyaya gelme serüveninde başından sonuna kadar yanında olduğumuz, adına kimi zaman evlat kimi zaman canımızdan bilerek ?canım ´´ diye hitap ettiğimiz en kıymetlilerimiz evlatlarımıza haksızlık etmiyor muyuz?
Biz toplum olarak ?kasap sevdiği postu yerden yere vurur? ifadesini çok içselleştirmişiz belli ki ,vurmasın kasap postu yerden yere falan assın duvara değer bilsin kıymet bilsin.
Kendimiz kaç yaşındaysak çocuklarımız da sanki o yaştaymış gibi davranıyoruz. Unutmuşuz 16 yaşında ne yapılırdı. 17 yaşında ne hissedilirdi.
Hiç yüreğinizden kelebekler uçmadı mı? Hiç hata yapmadınız mı ? Biz yaptık da onlar yapmasın. Hayır efendim hayat hiç öyle aslı olmayan pazarlıklara girmez .
Herkes kendi hayatını yaşayacak iyisiyle kötüsüyle. Tabiki yol gösterici olmak lazım. Lakin hatalara düşmesini engelleyelim derken 15 yaşının ihtişamından ,17 yaşın büyüsünden mahrum etmeyelim.
Zira kendimizden de bildiğimiz üzere ne güzel ne coşkulu yaşlardı. Bahar gibi, güneş gibi, gün gibi, mavi gibi, turuncu gibi yaşlardı.
Ya da gök kuşağının altından bir nefes gibi geçmek. Çabuk, hızlı ,telaşlı ...
Biz bütün bunları unutalım. Yarıştıralım çocuklarımızı kendi baharlarını yaşamaktan mahrum edelim. İyi anne iyi baba etiketine talip olalım egosantrik ruh halimizle.
Toplumun ruh hali de belli olmaz. İyi dediğine çabucak kötü de diyebilir. Hiç harcamayın turuncuyu maviyi. Güneş her gün aynı yerden doğar doğmasına da sizin için doğar mı bilinmez. Demem o ki hayat kısa.
Evlatlar size ait olan bir bahçenin çiçekleridir. Yabani otları temizleyin ,can suyunu verin yudum yudum ama kafasından boca etmeyin suyu. Dalları kırılır yaprakları solar.
Yarıştırmayın birilerinin evlatları ile onlar sizin bahçenizin nadide papatyası ise sizene başkasının bahçesindeki yedi veren güllerden .
Hayal kurmasına imkan verin. Gerçekleşmesi için elinden tutun .
Bir de başarısız ebeveynlik hikayelerine kulak tıkayın. İnanın enerjinizi sömürmekten başka hiçbir işe yaramayacak.
Kimsenin evladı konusunda ahkam kesmeyin. Sınırlarınızı belirleyin kimse de sizin evladınız konusunda ahkam kesmesin.
Çocuklarınız büyürken şahit olun, rehber olun, gardiyan değil; anne babasınız.
KENDİ BAHÇEMİZİN ÇİÇEKLERİ ONLAR
Gülşah Akkaş Yaman
Yorumlar