İmam Hatiplerin esas amacı “aydın” din adamı yetiştirmekmiş; ama fazla aydınlanınca imam mektebi ahalisi başka mesleklere göz dikmişler. Böyle olunca da fena olmuş; çünkü her yanı imamlar kaplamış yahut imamların çocukları… Cumhuriyetin altı oyulmuş, aman dikkat! Cumhuriyetin altının oyulduğu filan yok sayın modernler ve modernistler! Sadece “En başarılıların en iyi makamlara gelmesi!” ideali üzerine oturtulmuş modern ekonomi ve demokrasinin kuralları işliyor. Ne yani, imam hatip liseleri kapanınca, halkın ruhî temayülleri birden bire değişecek ve “Aman ağam siz bilirsiniz!” diyerek sizin partilerinize, derneklerinize, buyruklarınıza tabi mi olacaklar? İmam Hatipler kimsenin ön yahut arka bahçesi değil; resmî beklentiler hilafına oluşan bir “non-fonksiyon” olup; kendiliğinden gelişen bir “modernleşme modeli”dir. Bu okulların, şu andaki mezunlarının ülkeye katkısını idealize etmemekle beraber, son derece olumlu buluyorum. Bir defa serapa sivillerin omzunda yükselen bir süreçtir.
Bir imam hatipli, Türkçeyi diğer liselilerden daha güzel kullanma, geçmişiyle irtibat kurma/yüzleşme, ahlaken daha düzgün ve tutarlı olma şansına diğer liselerden daha fazla sahip olmuştur; bu şans çoğunda aynı sonucu doğuramamış olabilir, hiç önemli değil… Bu eşitsizlikten dolayı bir liseli olarak, hayıflanıyorum; çünkü onların bedavadan sahip oldukları pek çok imkânı, ben kendi çabamla elde etmek zorunda kaldım. Bir de kendilerini allame zanneden imam hatiplilerin/ilahiyatçıların, “Bizim sahamıza girme!” türünden küçümseyici tavırlarına katlandım. Bu memlekette: Halkiyat, eski edebiyat, tarih ve ilahiyat esrarengiz bilgilere sahip oldukları zannedilen uzmanların alanı sayıldığı müddetçe fikri sıçrama yaşanması zordur. Bu önemli alanlar için bir “hazırbulunuşluk”a sahip olmayan öğrencilerin neler çektiğini tecrübemle bilmekteyim. İmam hatip kökenli eski öğrenciler özellikle sosyal bilimlerde, liselilerden daha iyi bir imkân sağlıyordu; şimdi öyle bir şey de yok. Bu kurumların kalitesinde de başlangıçtan bugüne hayli düşüş yaşanmış olmalı. 1983 sonrasından haberim yoktur, edindiğim intiba budur.
Modernleşme “uzmanlaşma” demektir; imam hatipli modernler, uzmanlaşma konusunda da kökten-modernlerden daha moderndirler; uzmanlık alanlarına kimsenin girmesini asla hazzetmezler. Elde ettikleri imkân, onlara hayat tarzlarını değiştirme ve yükseltme imkânı sunduğu için de ortama fena halde uyum sağlarlar. Bir “non-fonksiyon” olarak doğan “İmam Hatip Modernleşme Modeli” keşke işin ta başında daha sağlam düşünülseydi ve bütün liselerimizin müfredatı kendi kültüründen hız alabilecek donanıma sahip insanlar yetiştirmeye imkân verebilecek şekilde düzenlenebilseydi. İmam Hatip gibi iyi düşünülmemiş, hocalarının çok liyakatli olduğunu zannetmediğim bir okul bile Türkiye’nin çehresini değiştirebilecek insanlar yetiştirebilmiştir.