Özünü eleştir, dost bildiğini de özün gibi eleştir.
Dönüp tebessüm etmiyorsa, sıfır toplamlı bir dostluğun var demektir... İnsanlar, "dost tutmak" için birbirlerini yağlıyorlar, bu da silikonlu bir fikir ortamı ve silikonlu dostluklar doğuruyor... "Silikonlu Kedicik"ler gibi fikirler ve dostluklar... "Sıfıra sıfır, elde var sıfır!" matematiği, çocukluğumdan beni hem güldürür, hem hüzünlendirir...
Bu şehir, herkesin birbirini kandırarak, kazıklayarak yaşadığı bir yer haline gelmiştir.
İşyeri çok kalabalık ve en kalabalık olduğu anda tuvaletleri patron tamire almış…
Kimseden tık yok…
Diyorum ki, hani siz dertleri dile getirirdiniz, dalkavukluk nedir bilmezdiniz…
Diyorum ki trafik çok kalabalık ve patron tam o anda çöp arabalarını ve çiçek sulamalarını başlatıyor.
Diyorlar ki: Efendim o patron benim yeğenimi işe aldı, öteki bizim partili, baş patron da koltuğun sıcağını sever…
Böylece sorunsuz morunsuz yaşar gideriz…
Benim de şeyime ve meyime…
Artık başkasının yerine sövmek, yermek, eleştirmek kâr etmiyor…
Hayır, karşılaştığımızda o pis yılışık ve “el şeyiyle muktedir” bakışlardan da yılmadım…
Tiksinti geldi be!
Tiksinti geldi…
Yarın, büyük bir tuvalet açılışı düzenlenip patronlar ulusal kanallara çıkarlarsa şaşırmam…
Yakışır, çoook yakışır…
MORUNLAR
Berat Demirci
Yorumlar