"Sîne saf olsun heman rayb u riyâdan zahidâ;
Elde tesbihe bedel, câm olsa da mâni değil."
Nedim
Davam elbette: İslam dininin insana ve cümle kullara vaat ettiği ve ölçülerini bildirdiği adaleti dünya üzerinde gücüm yettiğince gerçekleştirmektir. Ümran´ın esası budur ve arzı imar mücadelesi son nefese, kıyamet gününe kadar sürer. Bu cümleme, ideolojisi ve mezhebi ne olursa olsun, itiraz edecek adam sayısı da bu ülkede azdır. Temel problem, İslam´ın istismarı değil; piyasanın kulu olan adamların, istismara uygun bir din imal edip, adına İslam demesidir. İstismar için din imal edenlerle, bunu din saymak işine geldiği için dine taarruz edenler arasında en ufak bir fark yoktur. Kendi davamı birilerine tebliğ derdinde değilim ama sözü de nereden söylediğim bilinsin. Şair Nedim´in bir beyitte dile getirdiği gibi, riyakârlığa düşmeden eli kadeh tutan kişiyi, tespih tutan riyakârdan üstün bilirim.
Böyle bir davası olmayıp da "müslüman takılan" ve "müslümanlarla takılanlar"ın tek davası ise para ve iktidar gücüdür. İktidar gücünü insanlar hayrına değil, paraya sahip olmak için isterler. Buna kavuştuklarında ise para ve makamla vahdet-i vücut oluşturmuşlardır. Bu kez, postnişinliğine eriştikleri yüce makamı kaybetmemek için korkuya düşer, herkese saldırmaya ve zulmetmeye başlarlar. Paranoya bütün benliklerini kaplar... İki kişi kendi arasında konuştuğunda, aleyhlerine bir şeyler döndüğüne yorumlar, herkesi gözetleme altına alırlar.
Bizim/benim gibi müslümanlar, Türkiye´nin azınlığı olmamıza rağmen, milleti ve devleti ayakta tutan omurga olduğumuzu düşünüyorum. Müslüman takılanlar ve müslümanlarla takılanlar ise, para ve makam kazandırmaya elverişli olduğu kadar müslümandırlar ama "algı yönetimi" ustası oldukları için, dini katma değer olarak sonuna kadar kullanırlar. Dünya masonlarının en çok sevdiği gruplar, mahallî masonik gruplardır. Bu masonik gruplar, siyasî, iktisadî seçkinler içindeki masonlardan büyük destek görürler. Çünkü: ?Müslüman takılan?lar ve ?Müslümanlarla takılan?lar vasıtasıyla gerçek Müslümanlardan intikam alma şansı yakalamışlardır ve sonuna kadar bu şansı değerlendirirler.
Şu an yasalar ve bürokrasi gölgesinde işlenen zulmün tek faili vardır: Müslüman takılanlar... Güçlerini ellerinde tuttukları süre kadar zamanları olduklarını bildikleri için ?Biz müslümanlar?a ve zayıf gördükleri herkese yapabilecekleri bütün zulmü yapacaklardır. ?Zayıf gördükleri? insanlara zulmetme nedenleri ise ince bir stratejidir. Müslüman değilim demeyen, ama dine derece derece mesafeli duran ?zayıf insanlar?ın sosyo-psikolojik geçmişinde bunlara ?İslamcı? denilişi yatmaktadır. Bu işin esasını bilmeyen bu kesimler, kendilerine ?İslamcılık adına? zulmedildiğini düşünecekler ve ?dindar? gördükleri insanlara potansiyel bir husumet biriktireceklerdir.
Yukarıda söylediklerimi, okur okumaz bu güruh çarşıya pazara düşüp ?beşinci kol? faaliyeti başlatacaklar ve ?yukarılardaki dereceli? üstatlarını harekete geçirmeye çalışacaklardır. Okuyucunun sadece, 2012´den 15 Temmuz 2016´ya kadar yazdıklarımı okumalarını teklif ederim. ?Şey Alırlar Şey Satarlar? kitabında bir miktarını yazdık. The Cemaat, PDY oldu ve sonunda darbeye kalkıştı, en sonunda terör örgütü oldu. Bu geçmişi, formasyonu ve hayat tecrübesiyle adım adım okuyan bir yazar hakkında uygulanan mobbing ve tezvirat kumkuması asla tesadüf değildir. ?Müslüman takılanlar? ise FETÖ ile aynı karakterde olup; paraya ve güce tapan, mukaddesat bezirgânlığı ile beslenen başka bir çeşittir. Yedek ama gerçekte asıl FETÖ olma ihtimalleri bile vardır.
Müslümanlarla takılmayı uzun boylu sürdürebileceklerini düşünmüyorum; iyimser olabilirim. Bence şu günler o günlerdir. Ellerindeki meşruiyete sırtını vermiş zulümlerini sonuna kadar kullanacaklar ve azıtacaklardır. Bu da onların sonları olacaktır.
MÜSLÜMAN TAKILANLAR VE MÜSLÜMANLARLA TAKILANLAR
Berat Demirci
Yorumlar