Sivas başkentlik yapmış bir şehirdir. Bir başkent tarihinden kopamaz ama zorla koparılmıştır. Yaşamasına imkân tanınsaydı, bugün dünyada parmakla gösterilecek bir Türk şehircilik örneği olurdu; tarihine ve sivil mimariye hoyrat davranılmıştır. İçerisine birden fazla Safranbolu sığabilecek bir şehirden söz ediyoruz. Bu olmadığı gibi merhum bilge mimar Turgut Cansever’în “Kale Evleri Projesi” de imkân olduğu halde gerçekleştirilememiştir. Bu olsaydı, en azından bir örnek “İhya Hareketi” olurdu.
Sayın Ahmet Davutoğlu başbakanlığa geldiği ilk günlerde “Yatay Mimari”ye ağırlık vereceklerini söylemişlerdi. Sivas böyle bir ihya hareketinin merkezi olabilir, Konya’dan sonra, her tarafından Selçuklu fışkıran  bir şehirdir. Buna çok uygun alanlar ve elde “Kale Evleri” gibi hazır projeler vardır.
Son günlerde bazılarının üniversite aşkı artmıştır. Bendeniz zamanında Sivas’a dört üniversite yakışır demiştim ama afakî konuşmamıştım. Lakabı “Dar-ul Ulema” olan bir şehre elbette yakışır. Ancak niyet, öğrenci harcamalarıyla geçinen bir asalak şehir olunca, bu üniversitelerin de bir geleceği olamaz. Geleceğe doğru, yanlış zihniyetlerle kurulan üniversiteler kapatılır. “İhtisas Üniversiteleri” ne yönelmeli, çünkü öğrenci sayısı ve fakülte açmak için yarışan üniversiteler çağı çoktan geçmiştir.
Organize Sanayi Bölgesi/bölgeleri bugünün dünyasının girişimcilik için en ideal yapılanmalardır. Birincisi henüz ve beceriksizlikler sonucu atıl bırakılmışken, ikincisini düşünmek hiç de heyecan yaratmıyor. Modernliği hâlâ taklit düzeyinde algılayanların, sahte girişimci edasıyla şehirde hâkimiyet kurmaları tam bir faciadır. Sivas Organize Sanayi bölgelerinin başta TÜDEMSAŞ ve Demirçelik Tesisleri olmak üzere mevcut oluşumlarla beraber düşünülmelidir. Her şeyden önce doğru ellerde, profesyonelce ve namusluca yürütülmelidir.
Divriği çok önemli bir fırsat sunmaktadır…
Sivas-Divriği yolu çok yakında bir çeyrek saate düşecektir… Divriği sivil mimarisiyle ve tarihi mimarisiyle büyük imkân sunduğu gi şu an ihya edilmeyi bekleyen Cürek Madeni Yerleşke alanı derhal faaliyete geçilebilecek bir alan olarak gözükmektedir. Bugünkü Bizim Sivas’ta hazırlanan Cürek dosyası, konuyu umarız dile getirmeye kifayet eder.
Bir de elan Sivas Halkına bir dinlenme ve soluk alma mekânı olarak, bir zamanlar Aygır Deposu olarak adlandırılan mahalin, yeniden ihyası ve halka kazandırılması kısa dönemde başarılacak bir iştir. Tarihinde bir at yetiştirme merkezi de olan Sivas’a tarihî bir katkı sağlanmış olur…
Dert çoktur, dinleyeni bulursak anlatır, soranı bulursak söyleriz…
Küçük hamlelerle çok büyük işleri başarabiliriz, bu yüzden konuşmanın pek de faydası olmamaktadır…