Gelenler yavaş yavaş gidiyor. Gurbetçilerle Sultan şehir coşmuştu, nüfusunu üçe katladı. Misafir kısmeti ile gelir kabilinden, şehrimize her açıdan bereket olur umarım.
Covid can sıkmaya devam etti! Her ne kadar yoğun bir sılaya hasretle gurbetçiler gelse de, tabi kimi zaman sıkıntılar yaşandı. Şehir dışından, yurt dışından gelen Sivaslı hemşerilerimiz her yıl olduğu gibi yaz tatilini tatil yerlerinde geçirmek yerine, Sivası tercih ediyor. Sadra şifa bu güzel şehir!
Selçuklu eserleri şehrin bağrında atıyor. Koca bir yılın yorgunluğu kale de bir çay içsen geçiyor. Sivasın lezzeti, Sivas köftesini yemeden hiç bir Sivaslı yola çıkmıyor. Manevi büyükleri insana sekine saçıyor. Bir ikindi vaktini Ulu Camii de geçirsen, sanki tüm dertlerin bitiyor.
Cennetten dünyaya gönderilmişiz zaten, dünya ahiretin gurbeti. Sivas'tan yolu başka yere düşmüş hemşerim dünya da çifte gurbeti yaşıyor. Bülbülü altın kafese koymuşlar "ille de vatanım!" demiş. Hiç şüphesiz vatan ana bağrı gibi. Vatan dan uzaklaşmak, hiç bilmediğin bir eli tutmak gibi ama ne var ki "Doğduğun yerde mi ? Doyduğun yerde mi?"
Memleketime güz geliyor, göçmen kuşları ile gurbetçisi de gidiyor. Kışın soğuğu bitip yine açsın bahar da çiçekler ve yine misafir gelsin aslında ev sahibi olan hemşerimiz. Taner Metin derki;
Mevsim kışa dönerken,
Eylülde hüzün,
Sevdiğinde gözün kalır.
Eylül ayrılıkların ayıdır. O yüzden bir yanı yeşil bir yanı sarı. Sözler verilir, gurbete inat, gurbete nispet kimse kimseyi unutmayacak.
Kavuşmak yaz ise, ayrılık kış gibi, kavuşmak mavi ise ayrılmak gri gibi, kavuşmak gökyüzü gibi ise ayrılmak tan yeri ağarması gibi.
Sevdiklerimiz Allah'a emanet olsunlar. Beklemek zor olsa da kavuşmak güzel, ayrılık olmasa kavuşmanın tadını hiç bilmeyecektik.
Yine gelin sağ selamet bir akşam üstü. Siz gelince tamamlanır her şey. Tüm gurbetçilerimizin yolu açık olsun.
Bir daha ki yazı da buluşmak üzere.