Bunları ilk on sene önce yazmıştım!
Sonra yine, sonra yine yazdım!
"İhtisas Üniversiteleri" ve mahalline mahsus "Meslek Yüksek Okulları" teklifinde bulunmuş, ayrıntılı olarak yazmıştım. Özellikle ?İhtisas Üniversiteleri? kavramını da ilk dile getiren oldum, tevazuya da lüzum yok. Sistem şimdi tabana vurdu ve ıslahı değil, yeniden inşası gerekir.
Eğitimci sıfatıyla, bir zamanlar rektörünüze de tek dileğim olarak söylemiş ve bunu kurulunuza taşımasını rica etmiştim. Çok çaba göstererek hazırladığım projelere rektör seçimi öncesi büyük ilgi gösterilmiş, seçildikten sonra ise yanına ne kadar ulufeci asalak varsa doldurmuştu. Meselâ "Gürün Elması" için meslek yüksek okulu bile açılabilir demiştim, onu sonradan uçuk bularak alaya almışlardı. Şimdi eski saltanat arkadaşlarıyla, neyin muhabbetini yapıyorlardır bilemem.
Şekvacı imişsiniz... Öğrenciler Türkçe bile bilmiyorlarmış!
Sayın başkan!
Yenisiniz ama siz de bu çarkın ürünüsünüz!
Bu "sahte ulema" ve bu sahte diplomalar üzerinde yükselen istatistikler, tek bir şeye işaret ediyor: Üniversiteler, akademisyenlerin ve gençlerin geçici sığınağı, hayattan kaçan çocuklar için meşguliyet alanı ve bir tür kışla olmuştur...
Ha şunu da söyleyeyim, o meslek yüksek okulları, ne kadar siyasetçi, eşraf varsa hepsinin hatırını gördü, tıka basa doldurdular. Kaliteli elemana ise kapılar kapalıdır. Eskiler, eskilerin izinde idi, şimdikiler de aynı izi sürdürmek için kavruluyorlar. Dilimin döndüğünü söyledim, elimden geleni de yaptım. Gayrısını Allah´a havale etmek gibi sahte bir söyleme saplananlardan değilim, Allah zaten görmektedir ve hesabı ötede zaten "amme davası" olarak görür.
Bir nevi itirafta bulunmuşsunuz sayın başkan!
Arkası umarım daha büyük bir kargaşa olmaz. İzler o kadar birbirine karışmıştır ki, "insan izi"ni seçmek zorlaşmıştır.