Bir Sakarya Geyve türküsünü de anımsamıştım: “Armut dalın eğmeli / Meyvasını yemeli / Komşu kızı dururken / Kime boyun eğmeli (kara gözlüm aman)”
Kayseri Bünyan yöresinin türküsü de aynı düşünceyi aktarıyor: “Komşu kızı sevenin (yâr döne döne döne) / Yüreğinde yağ olur mu (ağam çelebi çelebi)”
Amacım, yer yer dudaklarımızda tebessüm, düşüncelerinizde, soru işaretleri ve toplumsal yorumlar bırakmak.
Zengin evladına bedellisi çıkmadan önce, asker ocağı herkes için millet kucağıydı. Bu ocağın ilk talimini alırken “Yaylalar, yaylalar” diye koşmayan var mı? Ama türkünün bir kıtası gelir ki, söylerken vatan kuzularımızın gözleri parlar, sesi gürleşir, hayaller birisine odaklanır:
“Komşu kızını zapteyle
Yaylalar yaylalar
Yaylalar yaylalar
Bizim oğlan aşıktır
Dilo dilo yaylalar …”
Bazen de kız babası komşuyu uyarır: “... Hasan gider oduna / Doyulmuyor tadına / Komşu söyle oğluna (sürmeli gözlü Hasan'ım) / Doğru gitsin yoluna..”
Bir evlilikte evlenecek ergenler kadar ailelerinin de iyi ve uyumlu olmasında yarar var. En iyi v e en yakın bilen ise komşudur.
“Kalaylı tastan su içmek gibi lezzetli olan komşu kızı, türkülerimizde yer alır. çoğunda “komşular görürse” diye korku, çekince, vuslata engel vardır. Size örnekler vereyim. Bu türkü Erzurum’dan: “Oy beni beni beni / Keşke sevmeseydim seni / Ay ışığında gelme / Komşular görer seni…”
Komşuların görmemesi için ay ışığında gelmemesini sevgilisine öğütlüyor. Yine bir Erzurum türküsünde, konu komşudan gizlenen aşkın dillere düşmesi anlatılıyor
“….Al puşular puşular
Elde leğen ışılar
Yedi yıl seni sevdim
Yeni duydu komşular…”
Komşular görüp duymasının korkusu, yine bir Erzurum türküsünden yansıyor:
“Aman aman sürmeli yavrum / Göğsü sedef düğmeli yavrum // Çitin ucu al oya (aman) / Kurbanım sizin soya / Akşam sabah gel geçme (aman) / Az kala komşular duya…”
Sevgi, sevgili, aşk gayet doğal olan dürtüler, arzular, bastırmak, gizlemek nafile. Hani derler ya “Seven ne yapmaz?” İğne deliğinden geçer canana ulaşır. Yalnız Erzurum’da mı? Manisa Alaşahir’de daha acıklı bir durum var:
“Geceler olmasaydı
Lambalar yanmasaydı
Ben yârdan ayrılmazdım
Komşular duymasaydı (civan Ali'm vay)”
Hacıbektaş’ın İlicek Köyündeki iki sevdalının işi zor. Kapı bir komşu olmaları gizli buluşlaranı engel olur:
“Başında puşusuna da (gız Meyrem Meyrem Meyrem) / Ah oturmuş karşısına da (yâr oğlan oğlan oğlan) / Adam meyil mi verir de (gız Meyrem Meyrem Meyrem) / Ah kapı bir komşusuna da (yâr oğlan oğlan oğlan)…”
Ülkemizin mutaassıp yaşayışının ağırlıkta olduğu yörelerde sevgili ile buluşma, görüşme ayıp, yasak ve utanç gibi algılanıyor. Çekinerek, çevre aldatılarak, gizli gizli, korkarak, çekinerek yapılıyor. Şu Kerkük türküsü sorunu açık açık işaret ediyor:
“Kapımın önü dutdu
Dutun altı bulutdu
Gözel çok gelip geçme
Komşularımız mutasıptı”
Aşk bu, kimi zaman, bir çiçeğe, bir böceğe düşer. Kimi zaman komşu kızına, emmi oğuluna düşer. Emmioğlu da olsa, karda yürümesi, izini belli etmemesi gerekir. Gaziantep türküsünde diyor ki: “ Dama çıkma iz olur (emm'oğlu) / Çuha şalvar toz olur (emm'oğlu) / Gündüz gelme gece gel (emm'oğlu) / Komşularda söz olur (emm'oğlu)” Konu komşudan gizli saklı işler Mersin’de de var: Türkülerinin bağlantısında “May manamatlı kızlar tatlı / Fır leyli fırfır leyli / Peştamalı püsküllü / O püskülü ben taktım / Konu komşudan gizli”
Gizli kapalı buluşmalara ilişkin onlarca örnek verebilirim. Ama şu Rumeli türküsündeki sevgilinin dik duruşuna bakınız:
“…. Ay doğmuştur ışıktır
Tabak dolu kaşıktır
Komşular ne karışır
O yâr bana âşıktır…”
Buyurunuz sosyologlar bu durumu siz yorumlayınız. Eğrisini doğrusunu ölçünüz.
Komşulara ilişkin onlarca atasözü, deyim, tekerleme, fıkra sıralayabilirsiniz. İşte bir ders: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” Bu da umut dünyasının bir göz pırıltısı: “Komşuda pişer, bize de düşer.” Ama en güzeli de bu olsa gerek: “Komşum şen, ben şen.”
Çağlar ötesinde çadır komşuluğu ile başlayan ilişkiler, daha sonra köy ve kasabalarda bahçe, tarla komşuluğu ile sürmüş. Geleneğimizde komşusu siftah etmeden alışveriş etmemiş dükkân sahipleri.
Komşu dert ortağıdır. Komşu probleminizi çözen, çare bulundur.
Konyalı Çopur Ahmet’in türküsünde bu gerçeğin anlatımı yok mu?
“Fırın üstünde fırın
Haydi duyun komşular duyun
Ben bir yâre vuruldum
Haydi çaresini siz bulun”
Gümüşhane-Bayburt yöresinin bir türküsü de komşular, sevgiliye teselli kaynağı, yol gösteren oluyor: “Mendilinde oya var (oy anam güzeller) / Yüreğimde yara var (oy anam güzeller) / Komşularım yareme (oy anam güzeller) / Seni merhem diyorlar (oy anam güzeller)”
Bolu Gerede türküsünde sevdalı genç, komşularını anası babası gibi bilmiş ki, komşularına “Ben yârime kavuşursam, kurban kesin,” diye seslenmiş.
Sivas’ın Karaçayır köyünde Orhan Gazi Yılmaz’ın derlediği türküde yâri için çökerttiği çökeleği çaldıran kadın, komşulardan yardım istiyor:
“Çökeleği ararım (haydıda canım çökelek) / Komşulardan sorarım (ne diyon canım çökelek) / Yerin kimse bilmiyor (haydıda canım çökelek) / Ben aklıma yanarım (şinanay canım çökelek)
Yine Sivas’ın Divriği yöresinde bir tren kazasında bacağı kesilen köylü, yavrusunu komşularına emanet ediyor: “… Komşularım yavrum size emanet / Süremez çiftimi küçüktür gayet / Bir can için kime edeyim minnet…”
Kırklareli’nin Koyunbaba köyünde söylenen türkü de “Komşularım gücendi / Beni bıraktığına” derken, komşulardan güç ve teselli arıyor.
Sivas’ın Tokuş köyünde söylenen türküde tembel, beceriksiz aşığın kulağı çekiliyor: “Bir iş gelirse başına / Bahane bulma komşuna / Sefil hırkan çek başına / Yat bir zaman gör nic’olur”
Aslında bugün komşu, akrabadan daha yakın birbirimize. Çoğu, yirmi dört saat, ortak kullandığımız bir duvarın ötesinde yaşıyor komşularımız. Atasözlerimize çok sığındığımı hoş görürseniz, “Ev alma komşu al” sözümüz, ne güzel anlatmakta komşuluğun değerini. Çünkü aileler arasındaki huzur, iyi komşuluk ilişkileri ile sağlanabilecektir.
BİZİM OĞLAN AŞIKTIR…
Ahmet Özdemir
Yorumlar