His kaybı ...
Vücudunuzun herhangi bir uzvunu hissetmediğinizi düşünsenize ne kadar telaşlanırsınız.
Doktora gider, çareler ararsınız ne derse yaparsınız; hayatınızın akışı bir anda değişir ...
Öyle ya rahatlıkla her şeyi kavradığınız eliniz, işlevini büyük oranda yitirmiş .
Ya da başka bir uzvunuz ,hayatın yükünü omuzlarsınız elinizle, kolunuzla o yüzden hissizlik korkutur sizi .
Peki yürekteki his kaybı ?
Muhtemelen hiç umursamadan yaşamaya devam edersiniz ,nasıl olsa ruhtaki yara kendini bir şekilde saklamayı beceriyor .
Tüm duyguların yükünü oysa ki dışarıya yansıtmasa da yürek taşıyor. İçten içe sessiz ve sükut içindeki durgunluğunuzu ruhun setreden hali ile baş başa bırakıyorsunuz hiç irdelemeden .
Öyle bir setretme hali ki siz bile his kaybınızı anlamıyorsunuz .
 
Bedendeki his kaybı gibi çok açık vermeden ilerliyor .
Önce kuşların sesini duymuyorsunuz ,kulaklarınız onca gereksiz kelamın istasyonu olmuş ki kuş sesleri kendine yer bulamamış ve size cıvıltıları ile şiir okumaktan vazgeçip sizden uzaklaşmışlar .
 
Güneşin altında kurduğunuz hayalleriniz olmalı ,hayallerinizi terk etmeyin ki ,her yeni günü yeni bir başlangıç sayabilin .
Hayali olan umutla güneşi bekler .
Sonra güneşin günü terk edişi hislendirir insanı her defasında .
 
Gündüz ile gecenin birleştiği o muazzam an karşısında hislerinizi kaybetmediyseniz; her defasında ilk defa görüyormuşçasına etkileneceksiniz .
 
Günün tüm hengâmeli halini gecenin siyahına teslim ederken ,hissederek uğurluyorsanız güneşi; her defasında güneş sizin için tekrar doğacak !
Öyle kısa öyle telaşlı bir gidiş ki; çok lezzet verici, çok da aceleci tekrar gelmek üzere bir terk ediş! Her defasında yeni bir hikaye için tekrar doğuş, bunu hisseden bir kalbe sahipseniz; bunun için de ayrıca şükretmeniz lazım .
 
Mevlana’nın dediği gibi ;
"Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!"
 
 
Biz hayatta olduğumuz sürece güneş her gün bizim için doğuyor .Dünü dünde bırakıp hissetmek için adım atmak lazım .
 
 
Ailenizi ,dostlarınızı, sevdiklerinizi hissetmemek de his kaybına dahil .
İnsan sevdiği kadar sevilir ,saydığı kadar sayılır yeter ki sevmeyi ve saymayı gerçek manada bilsin !
 
 
Tekrar hissediyor olabilmek kolay  olmayacak belki de ama adım atmak lazım dağılan dökülen ne varsa toplamak ; yüreğinizdeki ''enkaz '' çoksa bu enkazlardan kurtulma yolunu aramak lazım .
 
Bir göçmen kuşu edası ile göç etmek ...
 
Kendinizden, yine kendinize göç etmek !!!
Belki zor gibi gelebilir; fakat öyle bir derya ki gönül yeter ki sizi acıtan hatıralardan vazgeçmek  isteyin ! Acı ile beslenmekten vazgeçemiyorsanız gönül de yorulur ,acı da yorulur .
Durmak ve durulmak !
Hissetmek için hissetmeyi özlemek lazım öncelikle ; hisleri özlemek ,özlemeyi özlemek .
Eskisi kadar kimseyi özlemiyorsanız ; kimseyi sevemiyorsanız anlaşılan his kaybı var . Gönül kıvrımlarınızın bir yerinde .
Ve göçmek etmek, göçmen kuşun özgürlüğünde !
Göçmen kuş gibi hür ,
Sonra hissetmek tüm ruhunla ...Varlık sahasında olan her şey hissetmeye değer çünkü. Hissedemezsek; onlardan bir şey eksilmez ama biz hiç ''tam ''olamayız .Hayat hissettiğin kadar .
Bir sonraki yazıda buluşmak duası ile .