Bugün köşe konuğum Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Ulusoy.

İlaç Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) süreci, oldukça uzun, maliyetli ve bilimsel olarak titizlik isteyen bir süreçtir. Tipik olarak 10–15 yıl sürebilir ve maliyeti 1–2 milyar dolar seviyesine ulaşabilir. Temel olarak ana basamakları sayacak olursak; Keşif Süreci, Preklinik Araştırmalar, Klinik Araştırmalar (İnsan Üzerinde Denemeler), Lisanslama ve Ruhsatlandırmadır.

Bugün köşe konuğum Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil İbrahim Ulusoy.

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde hangi alanda çalışmalar yürütüyorsunuz? Uzmanlık alanınızı biraz açar mısınız?

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi 2011 yılında kurulmuş olup, 2013 yılında ilk öğrencilerini almıştır. Fakültenin kurucu öğretim üyelerinden biri olarak 13 yılı aşkın süredir Analitik Kimya Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Analitik Kimya, ilaç moleküllerinin doğru ve güvenilir bir şekilde analiz edilmeleri üzerine yoğunlaşan bu alanda kimyasal analiz yöntemleri geliştiren Eczalık Fakültelerinin en önemli alanlarından biridir. Yeni geliştirilecek bir ilaç molekülünün kimyasal yapısının doğrulanması, vücuda alındıktan sonra kan ve diğer vücut sıvılarındaki miktarlarının doğru bir şekilde ölçülebilmesi, farmakokinetik ve farmakodinamik analizlerin yapılması, idrarla ya da başka yollarla vücuttan atılan miktarlarının izlenmesi Analitik Kimyasal yöntemlerle yapılır. Bizler de fakültemizde içerisinde öğretim üyeleri, doktora ve yüksek lisans öğrencileri, lisans öğrencilerimizin de yer aldığı kocaman bir araştırma grubu ile bu konularda çalışmaktayız.

Türkiye’de ilaç Ar-Ge çalışmalarında güçlü olduğumuz alanlar nelerdir?

Ülkemizde ilaç AR-GE çalışmalarını hem akademik anlamda üniversiteler hem de İlaç Firmalarının AR_GE bölümleri yoğun bir şekilde sürdürmektedir. Akademik anlamda ilaç ARGE çalışmaları başta Eczacılık ve TIP fakülteleri olmak üzere, Fen Fakültelerin Kimya, Biyokimya, Biyoloji, Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümleri tarafından sürdürülmektedir. Ülkemizin üniversite eğitimindeki genç nüfusu, bu bölümlerin hem lisans hem de lisans üstü eğitimdeki pek çok öğrencisini bu alanda çalışmaya yönlendirmektedir.

Sizce ülkemizde bu alanda eksik kalan temel noktalar nelerdir? (Altyapı, bütçe, insan kaynağı vb.)

Türkiye’nin şu ana kadar küresel pazarda yaygın şekilde kullanılan ve tamamen yerli olarak geliştirilmiş, tescillenmiş bir özgün ilaç molekülü (yani orijinal etken madde) bulunmamaktadır. Ancak bu, Türkiye'nin ilaç Ar-Ge çalışmalarında hiç yol almadığı anlamına gelmez. Pek çok üniversitemizde, fakülte ve enstitümüzde devam eden onlarca ilaç AR-GE çalışması hali hazırda sürmektedir.

İlk sorunuzda bahsettiğim gibi “İlaç Üretimi” hiç de kolay olmayan bir süreç. Fakültede bazen öğrencilerle konuşurum bu konuyu. Eczacılık fakültelerine gelen öğrencilerin genel başarı oranları yüksektir. Çoğu Fen Lisesi mezunu. Eczacılık Fakültesine yeni başlayan öğrencilere şu soruyu sorarım öncelikle:

- Gençler sizce kaç tane tamamen yerli ilacımız var?

Hadi düşünün bakalım, Eczacılık okumak istediğinize göre bu konulara merakınız vardır..

- Hocam var ya bir sürü, “Parol”…. Daha var aslında ama aklıma gelmiyor… Hımm buldum, “Gripin” var hocam, adı bile Türkçe.

Sonra çocuklara kısaca ilaç geliştirme sürecini anlatırım.. Bunlar Türkiye de üretilen ilaçlar ama bize ait değiller. Ülkemizde pek çok yabancı firmanın arabaları da üretiliyor ama markalar bize ait değil, onun gibi. Önemli olan tedavi edici molekülü keşfetmektir. “Parol” ilaç ARGE çalışmaları için büyük emek harcayan ATABAY KİMYA”nın yıllardır paketleyip sattığı bir ticari bir üründür ama formül bize ait değildir.

Gerçek keşif nedir, ilaç olan nedir: Etken madde nedir: “PARASETEMOL” .

Bizim doğrudan ETKEN MADDEYİ, TEDAVİ EDİCİ MOLEKÜLÜ keşfetmemiz ve üretmemiz lazım. Yoksa sadece paketleyip satan oluruz.

Sonra 1.sınıf öğrencilerimize derim ki:

- Bu soruyu size 5. Sınıfta tekrar soracağım, 5 yıl eczacılık eğitimi aldıktan sonra niye biz de olmadığını veya nasıl olabileceğini biliyor olmanız lazım.

Cevap aslında ilk soruda gizli: İlaç üretebilmek için 2 şey lazım:

1. Çok para: Bilime, ARGE çalışmalarına çok yatırım (1.5-2.5 milyar $)

2. Uzun zaman: En az 12-15 yıllık bir süreçten bahsediyoruz, tüm izinlerin alınıp onaylı bir ilaç haline gelebilmesi için.

Çok daha çeşitli cevaplar verilebilir tabi ama benim yorumun; biz de hiçbir yönetici (Bakan, müsteşar, Rektör, ARGE direktörü vb.) sonuçlarını kendi döneminde göremeyeceği bir şeye bu kadar yatırım yapmak istemiyor sanırım.

Üniversitelerde yürütülen ARGE projeleri ilaca dönüşebiliyor mu?

Yukarıdaki açıklamalarda da bahsettiğim gibi ilaç üretmek çok basamaklı bir süreç. Üniversitelerde ARGE projeleri nin binlercesi bir plan dahilinde çalışırsa belki belli bir noktaya kadar gelinebilir ama gerçekçi bir bakışla bu pek mümkün değil. Ama her bir bilimsel proje bilim havuzuna atılan bir damla gibi daha sonra bu konuda çalışacak bilim insanlarının bilgi birikime katkı sağlıyor. Sağlık bilimlerinin her alanında yapılan her tez, proje, bilimsel çalışma sonuçları itibariyle bize ipuçları sunar. Böylece her bilim insanı çalışmaya sıfırdan başlamamış olur. Bu yüzden doğrudan üniversitelerdeki ARGE projeleri ilaca dönüşüyor diyemeyiz belki ama bu yola bir parke taşı daha ekliyor demek daha doğru olur.

Sizce üniversite-sanayi iş birliği bu alanda nasıl daha etkin hale getirilebilir? Cumhuriyet Üniversitesi’nin bu konudaki yaklaşımı nedir?

Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda üniversite-sanayi işbirliği üst düzeydedir. Üniversitelerin pek çok ARGE faaliyeti sanayi firmaları tarafından desteklenir. Sanayi doğrudan üretimde gördüğü bir sorunu ya da eksik bir yönünü üniversiteye iletir, üniversite o konuda bilimsel bir çözüm üretir, konu projelendirilir. Sağlana maddi destekle sorun çözülür. Bu sayede hem sanayinin problemi çözülmüş olur hem de üniversite kendi öz kaynaklarını kullanmadan bilimsel çalışmalarını yürütebilmek adına dışarıdan destek almış olur. Maalesef bizim ülkemizde birkaç büyükşehirdeki örnek uygulama haricinde bu mekanizma çalışmıyor. Yani bu konu da çok iyi değiliz maalesef. Tabi ki hiç yok değil, çeşitli protokoller işbirliği anlaşmalı var ama yetersiz. İlaç ARGE konusunda şansızız maalesef, ilaç sanayine uzak bir coğrafyadayız.

Son olarak, Türkiye'nin ilaç geliştirme alanında daha etkin bir oyuncu olması için ne yapılmalı?

“İlaç Üretmek, Yeni İlaç Adayı Geliştirmek” yaklaşımının bir devlet politikası olması lazım. Biz çok zengin bir ülkeyiz, onlarca üniversitemiz, fakültemiz, enstitümüz, bu alanlarda çalışan yüzlerce akademisyenimiz ve çok hevesli binlerce gencimiz var. Bakın son yıllarda ülkemiz Savunma Sanayinde çok önemli adımlar attı. Bunu bir devlet politikası haline getirdi. Üniversitesini, enstitüsünü kurdu. Devlet çok büyük kaynaklar ayırdı. Bir süreç halinde çok önemli yatırımlar yaptı. Ve sonuçlarını aldı. Savunma sanayinin pek çok alanında kendine ait yerli ve milli araçları ekipmanları var artık. Ve de bu konuda dünyada söz sahibi haline geldi.

Eğer isterse bu ülke pek çok hastalığın tedavisinde kullanılacak ilaç molekülerini de kendisi üretebilir. Elimizde yetişmiş insan gücünü doğru kullanırsa, kısa-orta ve uzun vadeli yatırımlarımızı doğru yaparsak kesinlikle bunu başarabiliriz.

Ama bu konuda gerçekten söz sahibi olalım istiyorsak özetle:

· İlaç Üretimini Devlet politikası haline getirmemiz lazım

· Bu konuda en büyük bilgi ve beceriye sahip öğrenci potansiyeli olan Eczacılık Fakültelerinin altyapı ve ekipman olarak desteklenmesi

· İlaç üretimi konusunda ihtisaslaşmış üniversiteler oluşturulması lazım

· Bu konuda çalışan akademisyenlerin teşvik edilmesi lazım

Son olarak belki de önemli şeylerden biri “İlaç satmayı değil de üretmeyi hayal etmek” lazım. Eczacılık fakültelerine gelen öğrencilerin hemen hepsi bu mesleğe “Serbest Eczacıları” görerek yönleniyorlar. Aslında en büyük hayalleri Eczane açmak yani ilaç satmak. Ben henüz ilaç üretme hayali olan bir öğrenci görmedim. Şu hastalığa çare bulacağım, şu derde deva olmak için Eczacılık okuyorum diyen bir öğrenci görmedim. Liselerde konferans veriyorum bazen, orada da aynı soruyorum. İlaç üretme, bir hastalığa çare bulma hayali olan hiçbir öğrenci olmuyor. Herkes ilaç satacak bir eczane açmak istiyor sadece. Önce hayal etmek lazım, İnsan hayalini kurmadığı şeyi başaramaz, yaşayamaz.

Sevgiler saygılar