Hani büyükler derya her şey ''gönül hoşluğu ile.'' Evet dünyalılar olarak gönlümüz hoş değil ve ortak bir payda da buluşuyoruz, ortak bir sorun ile savaşıyoruz. Öyle bir sürecin içindeyiz ki güçlü güçsüz savaşı değil, bir virüs ile başa çıkmaya çalışıyoruz. Belki bu denge hali çaresiz kalmak ne demek, dünyaya bunu öğretir. Empati yapmanın önemini bir kez daha kırmızı kalem ile altını çizme zamanı. Sadece senin ve ailenin sağlığı iyi olması yetmezmiş. Biz dünyalılar bunu öğrendik. Tüm dünyanın temennisi aynı olduğu bir alan. Bu kez dil, din, ırk fark etmiyor. Güçlünün güçsüzü hunharca ezdiği bu dünyada ilk defa herkesin aynı şeyi temenni etmesi sizce tesadüf mü? Allaha inanmayan bir kişiden tutun, iman noktasında kâmil iman dediğimiz noktaya ulaşmış birine kadar ''ölüm'' gerçeği ile yüzleşmesi hiç de kolay olmuyor.
Sanırım buna yeterince hazırlıklı değiliz, telaşımız belki bundan. Tabi ki İslam dini akıl ve tedbir dini bütün önlemler alınmalı, devlet erkanından ne gibi bildirim geliyorsa uyulmalı, lakin iç muhasebe için de iyi bir zaman dilimi olabilir. Tüm insan kardeşlerimiz için dua ediyor olarak buluyorum kendimi, tüm insanlığa hayır dilemek rahatlatıyor beni. Ben zaten iyi temennilerde bulunan biriyim, bunu ülkeler arasında savaş çıkaranlar mazlumları ezenler düşünsün diyebiliriz, vicdan rahatlatmak adına ''Biz ne bilek beyim büyükler bilir'' masumiyeti ile. Fakat insanlık bana bu kadar masum gelmiyor. Evet kimsenin ölmesini istemiyoruz belki ama kimsenin de iyi nimetlerle nimetlenmesini istemiyoruz. Küçük küçük hesapların küçük kıyaslamaların içinde boğulurken, bu virüsle silkelenip tüm gücümüzle yakın çevremizden başlayarak tüm insanlık için iyi temennide bulunma zamanı. Biz insanız! Acizliğimiz ortada! Musa nebinin duası tüm acizliğimizin ortasına düşüyor. Tesiri tüm dünyayı sarsacak şekilde. ''Rabbim şüphesiz senden gelecek her hayra muhtacım!'' acizlik ile ilgili tüm bildiklerimizi unutup nedenli aciz olduğumuza tekrar iman etmek lazım. Güncellememiz gereken en büyük mesele imanımız. ''Ey iman edenler iman ediniz!'' derken Allah neyi kastediyor hiç düşündük mü? Başka bir ayeti kerimede ''akıl etmez misiniz düşünmez misiniz?'' Diyerek düşünmeye teşvik edilen iman sahibi, ''Ne kadar az şükrediyorsunuz'' ayeti ile irkiliyor.
Nimet şükür ister.
Nimet zikir ister.
Kâinat bir uyum ve ahenk içinde Allaha hamd ile tespih ederken, insanlık kimi zaman hiç de insanlığa sığmayan bir hal içinde. ''Diri diri kız çocuğuna sorulduğu vakit hangi günahından ötürü gömüldün'' diye soruyor Allah kuranı kadimde.
Çocukların göz yaşları fazlasıyla aktı toprağa, toprak utandı da insan kötülük yapmaktan vaz geçmedi. Sanki biz dünyalılar dünyayı biraz hor kullandık. O sebepten de şimdi gönlümüz bir hayli nahoş. Şimdi değil şehir ismi, ülke isimlerimizi bile unutup dünyalı olarak tüm dünyaya dua zamanı.