Kitapla dostluk nasıl kurulur, kitapla körpe yürekler arasında sağlam köprüler nasıl inşa edilir, kitapları gençlerle buluşturmanın yolu nedir, kütüphaneler nasıl çocuk açar, çocuklar nasıl elektronik cihazlardan uzaklaştırılarak söze sohbete katılır? kavlinden sorulara samimi cevaplar arayan babayiğitler varsa eğitimde Tokat örneği ?Okullu Okulsuz Okuyoruz Yazıyoruz? projesini yerinde incelemedir. Gençlerin kitaba bakışını, çocukların gözlerinin çakmak çakmak olup geleceğe dair ümit mumlarını bir bir yakışını görmek için Tokat´a gitmek, bu havayı doya doya solumak gerek? Öğrenciler okumuyor sözünün koca bir yalan olduğunu görmek için Tokat´a gitmek gerek. Bir neslin dirilişini, silkinişini, seslenişini, yürüyüşünü, hayallerinin peşinde gülüşünü görmek için Tokat´a gitmek gerek. Müdüründen hizmetlisine, velisinden öğrencisinin kitapların dünyasında heyecanlı yolculuk yaptığını görmek için Tokat´a gitmek gerek? Bin bir emek, kitaptan çiçek, heyecanla çarpan binlerce körpe yürek, hasılı Tokat´ı görmek gerek? ?Yazılmamış bir destan gibi Anadolu´muz.? diyen Faruk Nafizin bu dizesinden kütüphaneler dolusu roman çıkar. Yine Anadolu´nun romanını yazmak isteyen türkülerden gitmedir, der Ahmet Hamdi Tanpınar. Anadolu türkü türkü tüter burnumuzda. Anadolu irfanı bizi biz yapan değerlerin başında gelir. Hele bir de Anadolu insanı var ki adam olma onurunu bir muska gibi göğsünde taşır. İrfanıyla, ihsanıyla, ikramıyla sarar sarmalar sizi. Size yazılmaya başlayan ve kartopu gibi her geçen gün büyüyen bir destanı tadımlık anlatacağım. İki yıl önceydi. Telefonda bir ses Hocam benim adım Keziban Özcan, Tokat´tan arıyorum. Telefonunuzu İl Müdürümüz Levent Yazıcı´dan aldım. Üç kitabınızı piyasadan alıp bir gecede okudum. Sizinle öğrencileri görüştürmek istiyorum. Tokat´a gelip bizleri onurlandırır mısınız, diyen bir bayanla tanıştım. Şaka gibi? ?Ben kimim, Tokat nere, Levent Yazıcı İstanbul´da yaşarken gördüğüm İstanbul Beyefendisi? Tokat´ta onun ne işi var?? Tabi dedim, memnuniyetle? Geçen yıl Tokat´a iner inmez beni doğruca öğretmenevine götürdüler. Koskoca il müdürü karşıladı. Şark köşesini andıran güzel ve sıcak bir ortama geçtik. Orada kitabımı okuyan bir güzide grupla karşılaştım. Tanıştık ilçe milli eğitim müdürleri, il müdür yardımcıları? İl müdürünün kitaba bu kadar önem verdiği bir şehirde siz gerisini tahmin edin. Ertesi gün büyük bir salonda iki saatlik bir konferansınız var dediler. İki saat nasıl geçer, diye düşünürken program üç saat sürmüş farkında değilim. Bana beş dakika gibi geldi. Sahnede on beş genç ve başlarında bir kitaba gönlünü adamış bir öğretmen? İki saat ?Abide Şahsiyet Mehmet Akif Ersoy? kitabımı tartıştılar. Bir ekip bu kadar mı güzel bir kitabı inceler? İnanın bir ara bu tahlil ettikleri kitap benim kitabım mı diye teaccübe düştüm. Programın bu bölümünde benim salonda olduğumdan haberleri yok. Programı güzel yapan da bu format? Son bir saatte birlikte konuştuk.. Ömrünce unutamayacağım anlara biri daha eklendi. Teşekkürler Tokat? Son gidişim Tokat Kitap Fuarı´yla ilgiliydi. Uçağa binerken bir beyefendi aradı, gerçekten de beyefendi sesinin kadife tonu, ifadelerinin sıcaklığı, sözlerinin naifliği beni sardı sarmaladı. ?Ben sizin Tokat´taki mihmandarınızım. Uçaktan iner inmez sizi bekliyor olacağım. Şaka gibi? Şükrü İpek Beyefendi beni karşıladı havaalanında. İki gün boyunca ne yersiniz, ne içersiniz, nerelere götüreyim sizi, şu okulda öğrencilerimiz sizinle konuşmak için sabırsızlanıyor, öğrencilerimiz kitaplarınızı bana da okuttu, size sorularım olacak? Fuar´da, okulda, sokakta bana arkadaşlık yaptı koskoca okul müdürü, soyadı gibi ipek gönüllü bir adam, insan olma hünerini adeta somutlaştırdı. Kendisi de adeta kitap?Kitap gibi adamlar vardır, okunası? Okumaya başlayınca tanışmış olmaktan keyif duyar, sohbetinden feyz alır, nezaket ve zarafetinden ders çıkarırsınız. Kısaca bana Anadolu insanının ve irfanının dersini bir defa daha verdi. Gençlere kitap okutmalıyız, çocuklarımız kitap okumuyor? Cümlelerini kuranları Tokat örneğini mutlaka görmelerini tavsiye ediyorum? Yukardaki yazdıklarım devede kulak, benimse gördüklerim karşısında kafam hala allak bullak...