Her sezon olduğu gibi bu sezonda temiz bir sayfa açarak başladık.
Yönetimin ve teknik direktörlerimizin umutlarıyla hayal dünyamızda gezintiye çıkarıldık.
Sonuçta avutulduk!
Evet, boş sözlerle kandırıldık.
Süper Ligin gediklisiyken, küme düşecek hale geldik.
Neyse, yeni bir sezon yeni filizlenmiş umuttur dedik.
Lige iyi olmasa da çokta kötü başlamadık.
Ama ne olduysa oldu, mehter takımı gibi bir ileri iki geri aldığımız sonuçlarla ne arpa boyu bir yol nede hedeflerimize ulaşabildik.
Lig uzun bir maratondur bu köprünün altından çok sular akacak dedik, aktı akmasına ama bu süre zarfında galibiyeti unutup beraberliklere bile sevinir olduk.
Sivasspor’un ligdeki istikrarsızlığı üst sıralardaki takımlarında şekillenmesine neden oldu.
Biz ise, puan cetvelinde her hafta bir basamak daha indik.
Puan cetvelinin son sırasında bulunan ve nefesini ensemizde hissettiğimiz takımlar bile bir çıkış yakalayıp, almış oldukları seri galibiyetlerle üst sıralara tırmanmaya başladılar.
Ligde kalma adına “Sivasspor’a ortak olma” savaşı içerisinde yer aldılar.
Güle oynaya ligi bitireceğimiz yerde, ligin düşme hattına demir attık.
Kötü gidişatın faturasını, birkaç futbolcu ile görev yapan teknik direktörlere attık.
Doğrumu yaptık, yanlış mı? Buna siz karar verin!
Sivasspor, uzun zaman sonra üç teknik direktörle ligi tamamlayacak!
Son olarak, içimizden biri dediğimiz Rıza Çalımbay’ı takımın başına getirdik.
Yeni bir hoca yeni bir kan değişimidir dedik!
Neredeyse galibiyete hasret kaldığımız haftaların ardından can simidi olarak gördük Rıza hocayı...
İlk maçında Göztepespor karşısında aldığımız galibiyetle çok mutlu ve aynı zamanda umutlu olduk.
İkinci maçta ise düşme hattındaki rakibimiz Hataysporla oynadığımız maçta, puanları altın bir tepside ikram ettik.
Nasıl bir taktik ve nasıl bir oyun anlayışıyla oynuyoruz, halen karar veremedik.
Oynadığımız maçlarda “maçı beyninde bitirip” şuursuzca koşan futbolcular topluluğu izledik.
Buna karşılık, özveri gösterip pes etmeyen birkaç iyi oyuncumuzda vardı tabi..
Kısacası rakiplerimiz artık aramızdaki puan farkını kapattılar.
Hatta, avantajı eline alan rakiplerimizde oldu.
Son iki sıradaki takımlar, lige tutunma adına umudunu kaybetti.
Şimdi, bu takımların yanına iki takım daha aranıyor.
Bu hafta sonu oynanacak olan maçların ardından yavaş, yavaş şekillenecek mi göreceğiz?
Yani üzülerek söylemek gerekirse, Sivasspor’un oynamış olduğu oyun ve bazı futbolcuların formu beni çok düşündürüyor.
Öyle ki her hafta “final” maçı oynayacağız.
Kalan maçlarımıza baktığımızda ise dişli rakipler bizi bekliyor.
Kendi sahamızda oynayacağımız Adana Demirspor maçında alacağımız üç puan kara bulutları azda olsa, dağıtacaktır.
Tabiii, büyük Sivasspor taraftarının desteğiyle...
Hani derler ya iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta diye, bizler bu sadakat yeminini Sivassporlu olmakla zaten etmişiz.
Bunu da kimse sorgulayamaz.
Elbet bir gün önümüzdeki engelleri aşıp, mutlu sona ulaşacağız.
Kalın sağlıcakla...