Sezon öncesi yapılan açıklamalarda ve yapılan yorumlarda Sivasspor’un Süper Lige dönecek en büyük adaylardan olduğu ifade ediliyordu.

Oynanan iki maçın ardından yapılan analizler ve tahminler son derece ciddi sayılacak derece ters döndü.

Futbol, futbol dünyasının insanlarının anlattığı gibi bir oyun hiçbir zaman olamadı.

Bu nedenle ilk iki maçın skoruna aldanıp klişe yorumlara batmış, olanı olduğundan daha büyük yada daha küçük gösterme hastalığına tutulmuş nice değerlendirme izleyip durdum gün boyu.

Ayrıca, sosyal medyadan taraftarlarımızın yorumlarını da son derece dikkatli bir şekilde okudum.

Hak verdiğimde oldu, vermediğim de!

Oysa ki ligin ilk haftasında deplasmanda oynadığımız Erzurumspor maçını izleyenler, bu takımın dengesini bulabilmesi için hayli zaman gerektiğini fark etmiş olmalıydı.

Bazı Sivaslı futbolseverlerin, teknik direktör Osman Zeki Korkmaz’a hak verdilerini “Bu kadroyla bundan daha iyisi oynanamaz’ mealindeki paylaşımları da gözümden kaçmadı.

Transferde çok para harcamayla, çok iyi takım kurulacağını düşünmeyenlerde az değil!

Aslına bakarsanız, bu tezin dünya futbolunda tam tersi örneklerinin olduğunu görmek mümkün.

Hala bu tezin kabul görüyor olması, bunu kabul eden kitlenin kalabalıklığıyla doğru orantılı maalesef.

Görülüyor ki Sivasspor, tempo ve ritim bulacak antrenman seviyesine ulaşmış değil.

Son yıllarda sık sık değişen idari, teknik ve oyuncu kadrosuyla bu zaten mümkün olamazdı.

Üstüne üstlük her gelen yönetim, nerede ucuz futbolcu var onu transfer etme hevesine kapıldılar.

Sivasspor’da yapılan transferlere baktığımızda kadroyu “ucuz oyuncu” doldurma hevesine kapılmış olunması, taraftarlarımızı tatmin etmeyince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Son iki maçta oynanan temposuz oyun, başka türlü açıklanamaz sanırım.

Ortada etkin bir futbol takımı olmayınca, camia tarafından yapılan değerlendirmelerde bazı oyuncuların “yetersiz olduğu” yorumları kapladı ortalığı.

Takımda sazı eline alacak oyuncu bulunmaması, futbolseverlerin ortak paydasıydı.

Bu sazı ele alacak olan oyuncular da “Pahalı, özel oyuncular” olacaktı tahmin edileceği gibi.

Ama, ne pahalı oyuncu nede sazı alacak oyuncu vardı.

Sivassporlu futbolseverlerin sevdalısı Charisis, sazı eline almak istedi ama her ne kadar golünü atmışta olsa bu haldeki bir takım da “o sazı eline” istese de alamazdı!

Neden derseniz, Sivasspor’da kadro yetersiz!

Hepimiz biliyoruz ki, iyi futbol iyi futbolcularla oynanır.

İşte futbolu doğru yerden tutmak ve oynamak tam da buradan geçiyor.

Öyle ki, iyi oyuncu “daha iyi olmak” için takıma ihtiyaç duyar ve takıma yardım eder.

Oynanan oyuna katkı verir.

Oynanan iki maçta da gördük ki, Sivasspor sahada her şeyi yapamaz.

Kırmızı beyazlı takımımızın, eksiklikleri kazanımlarından halen daha fazla.

Bu açığı kapamanın, yapılacak transferler ve daha çok çalışmaktan başka bir yolu da yok.

Ve son olarak, Yeni 4 Eylül Stadyumu’ndaki boş tribünler için biran evvel çözüm bulunmalı.

Nasıl olacağını ise mesela; yapılacak olan transferler.

Taraftar, tribüne iyi futbol ve iyi futbolcu izlemeye gelir.

Kalın sağlıcakla…