Bugün anlatmak istediğim, Sivasspor’da son günlerde yaşanan başkanlık seçimiyle ilgili olacak.

Başkan Bahattin Eken, Sivasspor’un küme düşmesinin kesinleşmesinin ardından olağan üstü kongreye gitme kararı aldı.

Daha sonrasında ise Başkan Bahattin Eken, baskıdan, sıkıntılardan, alacak verecek konularından bunaldığı ve gerekli yardımı göremediği için kongrede aday olmayacağını açıkladı.

Kongre 28 Haziran’da yapılacak ama ben ilk toplantıda çoğunluğun sağlanamayacağını ve 5 Temmuz’da yapılacağını düşünüyorum.

Çünkü, son kongrelerde genellikle aynı taktik uygulanıyor!

Sağlıklı bir yönetim olur mu, olmaz mı, yoksa birden fazla sorunla uğraşmak isteyen yöneticiler çıkar mı bu da ayrı bir konu, derken “ben adayım diyen” Gökhan Karagöl çıktı ortaya...

Mevcut Başkan Bahattin Eken’e verilmeyen desteği, Gökhan Karagöl’e kim verdi onu da hepimiz az çok tahmin ediyoruz.

Bunun sinyalini zaten Mustafa Kurbanoğlu yaptığı açıklamada dile getirmişti. “Başkan Bahattin Eken, gerekli desteği bulamazsa aday olmayacak” demişti.

Konu Sivasspor olduğunda, ben her zaman çözümün bulunacağından eminim.

Yeter ki, doğru adımlar atılabilsin!

İtirazım da buna...

Çünkü, kriz ortamlarını yönetecek sağduyu ve soğukkanlılık çoğu zaman gösterilemiyor.

Başkan Bahattin Eken’in kongre kararındaki en önemli etkenin Sivasspor taraftarının verdiği tepki olduğunu düşünüyorum.

Peki, Sivasspor’un yönetimine talip olan bir taraftar gurubu çıksaydı ne olurdu?

İyi bir taraftar lideri başkan, grup içerisinden de güzel bir yönetim kurulu oluştursalardı.

Fena olmazmıydı?

Şimdi bana “bu delege sisteminde zor” dediğinizi duyar gibiyim!

Rahmetli Kemal Sunal’ın dediği gibi “Mesela yani”...

Sivasspor taraftar grubu “Kırmızı Duvar” yönetime talip olsaydı ne olurdu mesela?

Taraftar, bir kulübün başında olabilir mi, o taraftar takıma hakim olabilir mi?

Ne dersiniz?

Taraftara lider olacak, yönlendirecek kimdir, kamuoyu kimi muhatap alacaktır, bunların hepsi soru işareti olarak karşımıza çıkacaktır.

Bana göre, bu aslında eşyanın tabiatına aykırı bir durum.

Bir vücuttaki tek kalp, hem beyinin hemde böbreğin görevini de aynı zamanda görebilir mi?

Olabilir mi, böyle birşey?

Kötü giden bir takıma taraftar, “iyiymiş, fevkaladeymiş” gibi davranabilir mi?

Başkan taraftar; Takım sahada sürünürken, futbolcuların koşacak hali yokken, zirveden paraşüt gibi düşerken attığı sloganlarla torpil geçebilir mi?

Görmemezlikten gelebilir mi, duymamazlık yapabilir mi?

Bunların hiçbiri olmaz!

Bir taraftar kulübün başkanı olamaz.

Ancak destek verir, iyi gün, kötü gün demeden yanında olur.

Sivasspor, taraftarının da yaptığı budur.

Kalın sağlıcakla...