Hicri 971’de (M.1563) Zile’de doğmuş Hicri 1049 da İstanbul’da ölmüştür. Babası Şemsi Sivasî hazretlerinin büyük kardeşi Muharrem Efendidir. Türbesi İstanbul’da Eyüp Nişâncası’ndadır. Halveti tarikatının Şemsîye kolunu kurmuştur.
Dini ilimleri amcası Şemseddin Sivâsî’den öğrendi. Otuz yaşına kadar dini ilimlerle meşgul olduktan sonra tasavvufa yönelip Şemseddin Sivâsî’ye intisap etti.
Receb Sivâsî’nin vefatından sonra Abdülmecid Sivâsî diğer halifelerin daveti üzerine Zile’den Sivas’a gelip meşihat makamına oturdu. Şemsîliğin Sivas ve çevresinde yayılmasında etkili olan Abdülmecid Sivâsî, III. Mehmed tarafından İstanbul’a davet edildi.
Davet fermanı şöyledir:“Fazilet ve keramet sahibi Sivaslı Abdulmecid efendi! Merhum amcan Şemsî Sivasi’nin Eğri seferinde maddi ve manevi çok yardımlarını gördüğüm için döndükten sonra İstanbul’da kalmasını istemiştim. Çok yaşlı oluşu geçerli bir mazeret olduğu için Sivas’a dönüşüne izin vermiştim. Sizin sözler,fiiller ve hoşgörüde ona tam bir benzerliğinizin olduğunu işitmiş bulunduğumdan içimizde size tam bir meyil hasıl olmuştur. Hattı şerif elinize geçince İstanbul'a hicret etmeniz emrim olmuştur. İhmal etmeyiniz...”
Fermandan sonra Abdülmecid Sivâsî, İstanbul’a gider ve orada ilk vaazını Ayasofya camisinde verir.
İstanbul’da Kadızâde Mehmed Efendi’nin başını çektiği, vaizler zümresinin cami kürsülerinde tarikat mensuplarına karşı takındığı olumsuz tavır ve sataşmalar üzerine ciddi tartışmalar meydana gelmiş, Abdülmecid Sivâsî tartışmalara katılarak tasavvuf ve tarikatları savunmuştur. Bu tartışmalarda mutasavvıfların savunduğu fikirler Abdülmecid Sivâsî, karşı görüşler ise Kadızâde Mehmed Efendi tarafından savunulmuştur. Bu taraflar arasındaki tartışmalar “Kadızâdeliler-Sivâsîler mücadelesi” olarak tarihe geçmiştir (Katip Çelebi,Mîzânü’l-Hak )
Sultan Ahmed camisinin yapımında Sultan tarafından bu caminin “Temel Şeyhi” olarak tayin edilmiş temele ilk taşı koymuş ve ilk vaazı o vermiş ve ölene kadar bu camide Cuma vaizi olarak görev yapmıştır.
IV.Murad Bağdat seferine çıkmaya niyet edince Hz.Ömer’in kılıcını dualar ederek onun beline bağlamış ve zaferi müjdelemiştir.
Şemsi Sivasinin torunlarından olan saygı değer hocam muhterem Dr.M.Fatih Güneren (1929-2018) Sivasi şiirleri adlı kitabında Abdulmecid Sivasinin cesaretini açık sözlülüğünü şöyle anlatıyor: “Yüksek bir medeni cesaret sahibi olup gördüğü yolsuzlukları açıkça söylemekten çekinmeyen birisi. I. Ahmed’e sunduğu ve bu genç hükümdara memleketin ahval ve idaresinin bozulduğunu acı ve sert bir lisanla anlatarak kendisine adalet ve meşveret tavsiye eden manzum nasihat namesi meşhurdur.”
“Şahsa mansıb mı gerek,mansıba âdem mi gerek
Din-ü devlete layık nedir ey fahr-i kiram.
........
Küfr ile mülk dura, zulm ile durmasa gerek
Sakın ey şâhı cihâniyân-ü cihândâr müdâm.
.......
Gir bilgelik baltasıyla adâletin tarlasına
Danışma tohumunu saç, gözyaşınla devamlı sula.”
(Dr.M.Fatih Güneren,Sivasi Şiirleri,syf.70,71)
Şiirlerinde “Şeyhi” mahlasını kullanmıştır. Divanı Prof.Dr. Recep Toparlı tarafından “Kaza Kader Risalesi” rahmetli Zeki Hayran tarafından yayımlanmıştır.
Sivas bu ve bunun gibi sayısız âlimler, fâzıllar, ilim ve sanat adamları yetiştirmiştir. Hepsinin ruhu şad olsun.