İstanbul dünyanın dürr-i Yektasi yani biricik incisi olan bir şehridir. İstanbul’la ilgili yazılan binlerce şiir vardır. Hepsinde de İstanbul sonsuz bir şekilde övülür ve anlatılır.
Mesela:
“Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... (Necip Fazıl)
Burada Üstat anadan daha üstün tutmuştur İstanbul sevgisini. Bu şiirlerin en güzel olanlarından biri de hatta en şahikası diyebileceğimiz Nedim’in Kasidesidir;
“Bu şehr-i İstanbul ki bî mislü behâdır
Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedadır.”
(Bu İstanbul şehri paha biçilmezdir ve yalnızca bir taşına acem (İran) mülkünün tamamı feda edilir.)
“Bir gevher-i yekpâre iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır”
(İki deniz (Karadeniz ve Marmara) arasında eşsiz bir cevherdir, dünyaya ışık saçan güneş ile kıyaslansa yeridir.)
“Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ
Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb-ü havâdır.”
(Yüce cennet acaba onun altında mıdır, yoksa üstünde mi? Hakikat şu ki, onun hâli, havası, suyu ne hoştur.)
“Rûhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar
İçimde tüten bir şey hava , renk , edâ , iklim
O benim zaman mekan aşıp geçmiş sevgilim
Çiçeği altın yaldız suyu telli pulludur
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.” (Necip Fazıl Kısakürek)
İşte İstanbul mitingi bu şiirler gibidir. Hatta bu şiirlerden bir kademe daha da üstedir. Çünkü İstanbul mitingi, İsrail’in ve onun destekçilerine karşı sabah namazı gibi mübarek bir vakitte tâ ötelerden gelinerek yapılan bir miting. Kadın, erkek, genç, yaşlı, çoluk, çocuk, yaşlı demeden sabahın erken saatlerinde İsrail gibi dünyanın en zalimlerinden birini telin etmek için yapıldı. Saf ve masum yürekler tek bir gaye için bir araya geldi ve “KAHROLSUN İsrail” diye haykırdı. Bu kadar insanın içerisinde mutlaka duası kabul olacak vardı.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Mazlumun bedduası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur” buyurdu: “Mazlûmun duasından sakınınız. Zîrâ onun duasıyla Allâh-ü Teâla arasında perde yoktur.” (Müslim, Îmân, 29) buyurmuştur. Allah şirke mühlet verir ta kıyamete kadar da zulüm kalır, fakat zulme rıza göstermez cezasını hemen görür. İsrail ve ona destek verenlerin hepsi bu vahşetin, bu soykırımın, bu cinayetin hesabını verecektir.
“Ağlayın, su yükselsin!
Belki kurtulur gemi.” (Necip Fazıl Kısakürek)