Efendim, daha önce birkaç kez sizlere arz ettiğim emlak mevzusuna tekrar değinmek ihtiyacı hâsıl oldu. Şehrimizde konut fiyatları dur-durak bilmiyor. Paramızdan bol sıfırlar atılmadan önceki günlerin ederiyle, bir ev için yarım trilyon, hatta daha fazlası istenir oldu. Hatta alanı da varmış. Olay bu boyutuyla adli bir nitelik de kazanmış oluyor. Öyle ya; bu kadar büyük meblağlar nasıl kazanılır ki!...
Yalan dünyanın malıyla fazlaca ilgili olmadığınızı biliyorum. Bitişik nizamda inşa edilmiş, her apartmanın alt katının bir Alamancıya ait olduğu sırça saraylara bir asgari ücretin tamamını vererek, gül gibi(!) geçiniyorsunuz. Sizleri birçok telaştan-endişeden kurtarmak üzere planlanan, önünde park-bahçe, çiçek, böcek, ağaç bulunmayan, böylece çocuğunuz dışarı çıkamayacağı için, hep evde gözünüzün önünde olduğu, hiç bir endişeye mahal olmayan, dâhiyane bir buluşla “salon-salamaç” modelinde yapılmış, “ışıklıklı” olduğu için sizin antrede lamba yakmanızın mehel-münasip olmadığı, iktisatlı yuvalarınızda yaşar, meskûn mahalden rahvan geçer, gider-gelirsiniz işinize.
Gidersiniz gitmesine de yine de içinizden “benim de bir evim-barkım olsa, kiradan kurtulsam, kapımı içeriden bir açan olsa anahtarla açmasam demekten” de kendinizi alamazsınız. Bunun için de ev sahibi olmanız icabeder .
Şehrimizde bol miktarda konut vardır, fiyatları da kelepirdir(!). Bu konutlar Karadeniz’e sadece 300 km uzaklıkta. Akdeniz’e ise 500 km’cik kadar uzaklıktadır. Yine bu evlerden bazıları, Türkiye’nin en uzun ve en çamurlu nehri Kızılırmak’a nazırdır. Yeni yapılan bu kelepir konutlar bol oksijen ihtiva ederler. Şehirde sanayi gelişmediği için, fabrikaların bacasından duman tütmez. Böylece havamız da kirlenmez. İşte bu temiz havasına rağmen, fiyatları sadece dört yüz bindir, bizler havamızı alalım diye. Bazı şehirlerde deniz kenarındaki bir ev 100 bin lira olabilir. Ama orada denizin kötü kokusu, nemi ve evlerin denize nazır olması fiyatları düşürmektedir!. 70 bin liraya mal edilen bu konutların yalnızca yüzde 550 kar ile satılması da şehrimiz için ne büyük bir şans değil mi beyefendiğiciğim?!... Bir asgari ücretli için, memur için, öğretmen için, emekli için dört yüz bin nedir ki!.. “Bozkızın köşkleri”ni kaçırmayın!!!...
Efendim; bu şehrin, şehir olarak kalma şartlarından bahsetmiş ve her alanda büyümesinin elzem olduğunu herkes gibi söylemiş, yazmıştık. Bu büyüme için yapılması gereken çok şey var. Bunlardan biri evvela; Kızılırmak şehrin ortasında kalacak şekilde bir imara gidilmesidir demiştik. Son duyumlarıma göre Karşıyaka Bölgesi’nde arsa kalmamış, kalanlar da iki-üç kat zamlanmış. İnsanımızın kazancı bellidir, bu kazanç ile bir ömür bir apartman dairesi almak için çalışmak gerekiyor. Aslında gerekmiyor. Fakat rantçılık alıp başını gittiği için, bir lira olması gereken mal ve hizmet on liraya satılıyor. Çünkü kanaat insanların kalbinde yer etmiyor artık.
Bu şehirde ortalama bir evin ederi yüz bin liradır. Ederi yüz bin lira olan şehirde, yaşanılası konutlar dört yüz bin liraya satılıyorsa, bir ev sahibi olma ümidi olmayan insanlar, elbette bu ümidi taşıdıkları illere taşınacaklardır. Tüik verilerine göre; 2007 yılında 638 464 olan nüfusumuz 2014 yılı itibariyle 623 116’ya gerilemiş. Yani el-âlem büyürken biz küçülmüşüz, kan kaybetmişiz, can kaybetmişiz. Sonrada nüfusumuz azalıyor, elbette azalır. İnsanımız İstanbul’u doldurduktan sonra şimdi de daha başka illere yoğun olarak göçmeye başladılar . Her 10 insanımızın dokuzu gitmiş, sadece 1’i kalmış. Onlarda gidemedikleri için kalmışlar. Yani gidemeyenlerin şehriyiz. Bir iddiaya göre de bu gidişle, nüfusumuz sürekli azalacağı için 2023 yılı itibariyle beş yüz seksen binlere düşeceğiz. İnşaatlar da bu şekilde devam ederse cumhuriyetin 100. Yılında şehir merkezindeki konutların on bine yakını boş kalmış olacak. Kiracı bile bulunamayacak. Yarım trilyon vererek daire alanların parası da pul olmuş olacak.
Konut sektöründe şehrimizde büyük bir soygun var. Hal böyle olunca, bu şehirden kaçan kaçana, göçen göçene… Sırf bu gerekçeyle; bir yakınım Malatya’dan daire satın aldı. 178 metre kare, site içerinde ve havuzlu. Fiyatı da Şehrimizdeki gibi beş yüz bin lira değil. Sadece 130 bin lira. Şimdi bu şehrin her geçen gün, neden küçüldüğünü daha iyi anlıyorum.
Şehrimizde, mahalle aralarındaki eski binaların yerine, çok katlı yeni binalar yapılmasına ruhsat verilmemeli, halk kentsel dönüşüme, toplu konuta yönlendirilmelidir. Çok katlı binalar, aralarında her yönden 25 metre boşluklar bırakılarak inşa edilmelidir. Halka ucuz arsa tahsisi yapılmalı, yeni merkezler oluşturulmalı, yeni semtler, mahalleler kurulmalıdır. Her binanın birinci katının dükkân olarak ayrılması yasaklanmalıdır. Bu yerler düşük fiyatla, ihtiyaç sahiplerine konut olarak satılmalıdır. Yeni yapılacak binalarda kapalı ve açık otopark yeri zorunlu olmalıdır. İnsanların toprakla irtibatını koparmayacak uygulamalara binaların bahçelerinde yer verilmelidir. Şehir içerisindeki atölye tipi iş yapan esnafın sanayiye taşınması, oto kiralama işi yapan dükkânların da dükkân önündeki onlarca araçlarıyla birlikte galericiler sitesine taşınması gibi uygulamalar yapılarak, kentleşmemiz güçlendirilmelidir.
EV ALMAK YA DA AL(A)MAMAK
Ömer Doğan
Yorumlar