Derken ayaz günler karla birlikte kendini fazlasıyla hissettirdi… Bir tarafta kuraklık, bir tarafta soğukluk… Ne yaman çelişki bu! Kış karla gelsin dedik, geldi, şimdi de sobaların, kaloriferlerin ateşlenmesi derdindeyiz… Fazlasıyla yanan ocaklar ceplere uzanıyor, kabaran fatura karşısında ise bütçe çok ama çok büyük bir açık veriyor… Enerji parasındaki artış beraberinde zincirleme bir şekilde diğer harcamalara etki yapıyor… Gıda masrafını, ev halkının masraflarını etkileyen bu zincir halka karşısında halkın acizliği aşikar… Aldığı 5 bin 500 lira maaş ile gelen bin 250 liralık doğalgaz faturası karşısında ev sahibine daha bu yapılan 500 liralık artışla bin 800 lira olan kira parasını çıktığınızda eline kalan 2 bin 450 lira ile ne yapacağını şaşıran halktan bahsediyorum… Ne yapacak bu zavallı! Mutfak masrafına harcayacak, yeterse… Peki ne yapacak? Borç mu? Bu zamanda kim kime veriyor? Ek iş mi? İş var mı? Halkın derdi halka olmuş, siyasilerin derdi de bu zavallıları avlamak… Vaadler halka yönelik değil… İktidar “yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı!” havasını sunuyor… Muhalefet “intikam!” borusunu üflüyor… Ama burada halk yok… Halk ucuz ekmek derdinde kuyruklarda… Yarım kilo et almak için buz gibi havada sırasını bekliyor… Gelecek kaygısı içinde debelenip duruyor halk, derdinde halka olmuş vaziyette… Dönüp duruyor sıkıntılarının içinde… Ekmek parası için dönüp duruyor… Bakmıyor mutabakatnamelere… Bakmıyor dağıtılan umutlara, salvolara, vaadlere… O cebine bakıyor, yanan cebine… Ve ardından geleceği çocuklarına… Bir efkar havasındaki halk sormayın… Ne bay bay diye başlayan siyaset kavgalarına bakıyor, ne de geliyor gelmekte olan tehditlerine… Yanıyor halk, halka olmuş dertleriyle…