Öğretmenler en fazla hakarete uğrayan meslek gruplarının başında gelmektedir. Yeni amirleri ?veliler? tarafından hakaret, tartaklanma, öğrenciler tarafından sövülmek hatta sınıfta vurulmak, öğretmenlerimizin sıkça karşılaştığı bir durum olmaya başladı maalesef. Artık silahı eline alıp, okul basıp, öğretmenlerini öldüren psikopat ergenler sadece garp memleketlerinde değil... Bizim ülkemizde de her yıl öğretmen cinayetleri işlenmeye başladı. Maktulü öğretmen, katili öğrenci olan cinayetler. Bu nedenle eğitim çalışanlarına yapılan saldırılarda, şikâyete gerek kalmadan direk kamu davası açılmalı ve saldırganlar ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ben bugüne kadar, en azından kendi ülkemde, ÖĞRENCiSiNi ÖLDÜRMÜŞ BiR ÖĞRETMEN DUYMADIM . Ama evladını doğramış çok anne bana duydum. Annesini babasını doğrayan genç daha da fazla.
Öğretmenlerin derdi sadece para pul değildir. Hattı zatında, öğretmenlik para için yapılacak iş değildir. Biraz aklı olan bir kişi ayda iki bin ?üç bin lirayı limon satarak, ayakkabı boyayarak da kazanır. Öğretmen olduğuna ve genel toplum zekâsının ilk yüzde beşine de girdiğine göre, bu parayı zaten kazanabilirsin... Öğretmenlik mesleğinin ederi, şu-bu mesleklerden, imza atmayı bilmeyenlerden de mi düşüktür? Hiç değilse psikolojik olarak, bilgiye verilen değerin bir göstergesi olarak, öğretmenlerin biraz daha yüksek ücret almaları sağlanmalıdır.
Maarif davamız, nev-zuhur uygulamalarla saç-baş yoldurmaya devam etmemelidir. Problemin kaynağını yanlış yerde teşhis eden eğitim bürokrasisi, yarım doktor candan, yarım hoca imandan eder düsturu mucibince eğitimimizi öğretmenden-öğrenciden eden uygulamalardan vaz geçmelidir.
Eğitimin sorunu eğitimcilerin kayıtsız kalmaları-ellerinden geleni yapmamaları değil; yüzde doksanı eğitim dışı konular olan yüzlerce şeyi birden yapmalarının istenmesidir.
Çok uzaklarda aramaya gerek yok. Her iyiden alacağımız bir şeyler vardır. Osmanlı mekteplerinde her çocuk kendi ilgi alanı ve yeteneğine göre değerlendirilir, ona göre eğitilirmiş. Bütün öğrencilere aynı dersler verilmez ve mektebin duvarında şöyle yazarmış: ?Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.? İşte ölçümüz bu anlayış olmalıdır.
Destekleme ve Yetiştirme Kursları 4. Sınıf, 8.sınıf, 9.sınıf ve 12. Sınıflarda açılmalı diğer sınıflarda daha çok sanat ve spor kursları açılmalıdır. DYK ücretleri İYEP kursları için de ödenmeli bu haksızlık kaldırılmalıdır.
?Ölçemediğin şeyi, yönetemezsin? aforizmasını şiar edinen eğitim bürokrasisi, tüm eğitim iş ve işlemlerini elektronik ortama aktarmakta kararlı görünmektedir. Olaya kendileri açısından baktığımızda haklı olduklarını söyleyebiliriz. İşte bu nedenle eğitim yöneticileri ve öğretmenler hemen her dönem yeni modüllerle tanış oluyorlar. Elbette; bu yeni elektronik modülleri öğrenmek zaman alıyor. Öğrendiklerinde de yine öğrenmeleri gereken yenileri çıkıyor. Devletin diğer memurları yalnızca kendi alanlarıyla ve görevleriyle ilgili birkaç program kullanarak görevlerini yaparken; asıl işlerinin öğretmenlik olduğu sık sık hatırlatılan eğitim yöneticileri, tam sayısını çıkarmak için bile ayrıca çalışma yapılması gereken ve asıl işleri öğretmenlik ile çok da ilgili olmayan birçok interaktif sistemi öğrenmek-kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle yeni uygulamalar önceden beri bilinip kullanılan modüllere entegre edilmelidir.
Öğretmenlik daha çok sınıfta öğrenildiği için, alanında iyi olan idareci ve öğretmenlerden azami yararlanılmalı , iki yıl öğretmenlik bile yapmamış asistan ve akademisyenler hizmetiçi eğitim programlarında görevlendirilmemelidir. 10 yıllık eğitim geçmişi olmayanlar okul müdürü olamamalıdır.
Medyanın öğretmenlerle ve eğitimle ilgili olumsuz haberleri ?insanın köpeği ısırması? kabilinden değerlendirip, ısıtıp ısıtıp haberleştirmesinin de bir sınırı olmalıdır. Kutad-gu Bilig´de Yusuf Has Hacib: ?Bilgisiz kişiye, bilgisiz sıfatı yeterli bir hakarettir? der. Öğretmenlerin işi cehaletle, bilgisizlikle değil mi ki? Kalem ehli olan bu kesimi örselemek için adeta yarış halinde olan toplum kesimlerine de ?dur? denmelidir.
Öğrencilerin sadece test çözmeleri değil; sorun çözmelerini istenirse, eğitimde materyalist bakış açısı, Evrim Teorisi müfredattan çıkarılırsa, okul idarecileri eğitim dışı bürokratik kırtasiyecilikten kurtarılırsa, öğretmenlik sınavları öğretmen olduktan sonra değil, öğretmen olmadan önce yapılırsa, idarecilere ?sen lidersin? diye gaz verilmezse, eğitimciler sadece eleştirilmeden, eleştirildikleri mevzularda çözüm de söylenirse, Türk Eğitim Sistemimizi, Türk ve Müslüman olmadığı için bizi anlamayan John Dewey değil de bizlerden biri organize ederse, öğretmenlerin idealistliği törpülenmez ise, eğitimciler resmi tarih ile gayri resmi tarih öğretileri arasında bocalamazsa ?müzmin muhalefet istemezük lobisi? dâhil sesini kesecek ve ilerleme başlayacaktır.
2017 güzünde bakanlık tarafından basılan kitaplarda bile millete operasyon çekilebiliyorsa bakanlık personeline dikkat edilmesi, personelin de dikkat etmesi gerekir.
Prof. Dr. Servet ÖZDEMİR, ?ÖĞRETMENLER MUTSUZ OLURSA, TOPLUM YATAĞA DÜŞER? demişti. Aklımızın yettiği budur. İsmet ÖZEL´in dediği gibi; ? Duvara konuşalım ki, kapı duysun.?
Et-tekrarü ahsen, eğitim asli unsuru olan öğretmen hoşnut edilmeden başarı gösterilecek bir süreç değildir. GÖNÜL ALMAYI BİLE BİLMEYENLERE NE YAZIK? Hiç bir şey vermeden eğitim camiasının sırtına her gün yeni yükler yükleyerek eğitimin sorunları çözülemez. Öğretmenler üzgün, bezgin, kırgın olsalar da din-iman toz-duman olduğu şu ahir zamanda, sanırım şu ayet meali morallerini düzeltecektir. ?De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?(Zümer:9)
Temennimiz; Sayın Bakanın 2013´te bir gazetecinin ?Diyelim ki Milli Eğitim Bakanısınız?? sorusuna ?ALLAH korusun? cevabını bir kez daha vermemesidir. Hayırlı uğurlu olsun.
Es-selam?
Not:(Son 7 yılda yazdığımız eğitim yazılarının bazılarından alıntılar yapılarak yayımlanmıştır.)
Geniş bilgi için bkz:www.egitimradyosu.com/bakan-selcuk-un-cok-konulan-roportajinin-tam-metni
MAARİFE, MAARİFTEN BİR ?BAKAN? VAR(3)
Ömer Doğan
Yorumlar