Özellikle son 20,25 yıldır “dönen adam” şeklinde değerlendirilir ve algılanır olmuştur. Düğünlerde, eğlencelerde gösteriler yapılır gürültü ve patırtının içerisinde sunulur hale gelmiştir. Ortada bir veya birkaç kişi döner sonunda alkışlanır, eğlenilir ve biter.
Halbuki bu dönüş öyle rastgele bir dönüş değildir. Çünkü Mevlanâ gerçek bir Mutasavvıftır, büyük bir gönül adamıdır. O yaptığı her şeyi Kur’an ve Sünnete uygun yapmaktadır. “O her an bir iştedir” (Rahman Süresi 29) yarattıklarından gafil değildir. O dönmeden ne anladığını ve ne anlatmak istediğini şöyle ifade eder :
“Döndükçe etekler yelpazelenir
Döndükçe gönüller tazelenir”
Yani döndükçe dünya döner, felekler döner, bütün kainat döner. Çünkü bütün kainat dinamiktir; statik değildir, olduğu yerde durmaz.
Dönerken sağ elin havaya doğru sol elin yere doğru olması ise şunu ifade eder: “Haktan alır halka veririz. Bizim dünya ile işimiz olmaz. Biz dünyaya hükmederiz dünya bize hükmetmez. Biz dünyaya meyletmeyiz” der.
O başka bir şiirinde şöyle seslenir,
“Men bende-i Kur'ânem eger cân dârem
Men hâk-i reh-i Muhammed muhtârem
Ger nakl koned cüz în kes ez güftârem
Bîzârem ez o vü zin sühân bîzârem
Yani “Ben, bu can bende olduğu sürece, Kur’ân’ın bendesi kulu, kölesiyim; Muhammedü’l Muhtâr’ın yolunun toprağı, tozuyum. Eğer biri, benim sözlerimden bundan başka bir şey naklederse; ondan da o sözden de uzağım.” buyurmuştur.
Kısaca ve özet halinde gerçek Mevlanâ budur. Bunun dışındakiler ise:
hay ve huydan, boş laftan başka bir şey değildir.
Mevlanâ konusunda en sağlıklı bilgi alınacak eserler bizce şunladır:
Tahirü’l-Mevlevî, Şerh-i Mesnevi ,
Şefik Can, Mevlâna Hayatı Şahsiyeti ve Fikirleri,
Asaf Hâlet Çelebi, Mevlânâ ve Mevlevîlik.