Pandemi süreci akıllara zarar bir dönemdi. Her anını unutmaya çalıştığımız o çok kötü günlerde ekonomik manada yaşadığımız sıkıntılar ve süren etkileri esasında unutulmuyor. Ama bu kötü günlerde sadece biz insanlar değil, dünyamız büyük değişimler yaşadı veya bu noktaya dikkat çekti. Biz insanlar evlerimizde sıkıntılar içerisinde iken doğa ise kendine geldi, kendini yenilemeye başladı.
Doğa fabrika ayarlarına dönmeye başladı, çok noktada başarılı oldu. Mesela, İstanbul Boğazı’nda balık sayıları artmış, yunus balıkları resmen gösteriler yapmış, park alanlarında yeşil alan çoğalmaya başlamış, hava tertemiz olmuş, bu ise büyük bir haber olarak sunulmuştu. Büyük şehir olunca büyük haber olması kaçınılmaz olmuştur.
Uçak seferlerinin azalması ile birlikte havada kirlenme sürecinin hızlandığını, araba egzoslarının tütmemesi nedeniyle havanın ve ciğerlerimizin yok olduğunu hatırlatarak yeşil alanların insandan uzak olması nedeniyle çok ama çok kirlendiğini söyleyebiliriz(!) Her taraf pis çimenlerle dolmuş, ağaçlardan dökülen yapraklar ise çevre kirliliğine sebep olmuştu(!) İnsandan uzak olan orman alanlarında ise gözle görülür şekilde ağaç fide sayısında doğal olarak artış gözlenmesi ise insan neslini ciddi manada tehdit ettiğini de ifade edebiliriz(!)
Yukarıdaki ironi hiç inandırıcı değildi, biliyorum. Bunun tam tersi olduğuna sizler de şahit oldunuz ve hatta kısa gezinti izinlerinde ve günlerinde doğanın enfesliği karşısında “biz insanlar tabiata ne kadar asiyiz!” diyerek hainliğimizi kabul etmişizdir. Kıyameti zorlayan insanın kendisi gerçeği bize yine insanın kendi başına bela ettiği salgın hastalık döneminde olması ne ilginç değil mi?
***
Pandemi sıkı yönetimi Mart ayının 2020’sinde başladı, Temmuz 2021’de bitti. Bu birbuçuk yıllık süreç içerisinde elimizde birazcık var olan park alanları, yeşil alanlar, mesire alanları, orman alanları çoook rahat etti. İnsanlardan uzak yaşantının tadını çıkartan tabiat, ne yazık ki yine biz insanlara kavuştu. Sıkıntılar fazlasıyla yine kendisini gösterdi. Gösteriyor. Çevre Bakanlığı çevreyi kirletenlere yönelik olarak ceza ile caydırıcılık peşinde. Mesela çekirdek kabuklarının cezası tam tamına bin 362 TL olacakmış. Bu ceza karşılığını bulacak mı?
İlimiz AKSU hem oturum, hem piknik, hem gezi ve hem de eğlence alanı olarak kurulan alanlardan birisi. Pandemi ve soğuk havalarda sakin ve tertemiz olan bu alan, havaların bahara dönmesi ile birlikte şehir zorbalarının istilası sonucu sabahları bir savaş alanı görünümünde. Çekirdek kabuklartı ile birlikte poşetler ve poşetlerle getirilen çöpler çöp kutusu haricinde çim alanlarında ve hatta oturak ve masaların üzerinde tüm bulaşıklığı ve iğrençliği ile duruyor. Özellikle gazlı içeceklerin masa ve oturaklara dökülmüş hali “bunu nasıl yapabilirler?” dedirtiyor.
Kamera kayıtları var bu alanda, ceza caydırıcılığını işte bu görüntülerle bence oluşturmalı. Kayıtlar incelenmeli, tesbit edilmeli ve ceza anında yazılmalı, başkaca olmaz.
Özellikle mangal yasaklığı ile birlikte Paşa Fabrikası’nda ki kaliteli oksijen dönemlerine atıfta bulunmak isterim. Mangalı seven biri olarak Paşa Fabrikası’nın mangalsız hali bence daha güzeldi diyebilirim. Zira, mangal zamanına tekrar dönüşle birlikte yine rezillik ve berbatlığı yaşıyoruz. Her tarafta duman, is ve de iğrenç yağ kokuları güzelim doğayı öldürüyor, can çekiştiriyor. Kirlilik ise cabası.
Her şeyin doğalını arayan biz insanlar doğayı yok ederken bile bu doğallığı arıyoruz ya, hayret ederim bu halimize…
Gıdada doğallığı ararız doğayı yok ederken…
Yok ettiğimiz ağaçların yerine binalar dikerken de doğa olayının peşine koşarız tüm doğallığı yok ederken…
İlginç yaratıktır insanoğlu vesselam, doğayı yok ederek doğal yaşantı peşine koşarız…
Suni yaşamayı zor ederiz bir bakıma tüm doğallığı yok ederken…
Felaketlere kucak açarken, doğayı ve doğallığımızı yitiririz…